Soru işaretleriyle dolu bir süper güç; ABD…
Kimine göre dış politikasındaki “tilki siyaseti” ile dünyanın en ücra köşesine bile dokunan dev bir ahtapot…
Kimine göre ise Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya Asya’dan Afrika’ya uzanan derin ilişkiler ağının koruyucusu…
Öyle ki; Soğuk Savaş döneminden bugünlere, değişmeyen ama farklılaşan yöntemlerle, dünya siyasetine ve ekonomisine müdahale ustası…
Fiili işgal bölge ülkelerini çatıştırma sanatı ve son olarak da askeri darbeler yoluyla rejim değişiklikleri…
Pek çok siyasi ve askeri analist tarafından savunulan o ki; işte bu üç strateji, ABD’nin çoğu zaman kurguladığı planın ete kemiğe bürünmüş hali…
Örneğin 91’deki Körfez Savaşı, 80’de başlayıp 88’de sona eren İran-Irak savaşı ve sayamayacağımız kadar fazla olan örtülü-açık askeri darbe; bu üç stratejinin bazı kanıtları.
ABD’NİN DARBEDEN HABERİ VAR MIYDI?
15 Temmuz gecesi Türkiye’ye musallat olan bir çete, bir terör örgütü Anadolu’ya çökmek istediğinde, işte o soru tekrar gündeme gelmişti…
Darbe girişimi sonrası, karanlık ilişkilerinin ABD’nin derin isimleri ile örtüşmeye başladığı Fetullah Gülen, ABD’den yönetilen bir darbe girişimine mi başvurmuştu?
Gelişmeler darbe girişiminin içerisinde küresel güçlerin olduğunu işaret ediyordu etmesine ama, hangi ülkelerin bu hain kalkışmayı desteklediği henüz netleşmemişti…
Darbe girişimi sonrası işte o ülkelerin netleşmesi, yapacakları açıklamalarla somutlaşacaktı…
ABD’nin tavrı merakla bekleniyordu…
Darbe girişiminin başladığı saatlerde ise Amerika’da öğle saatlerini yaşıyordu…
ABD’den ses yoktu…
Obama bilgilendirildiği halde, Pentagon hareketlendiği halde, ABD’li yöneticilerden tek bir açıklama gelmemişti…
Demokrasiyi savunmak için koskoca bir süper güç, ses çıkaramıyor, özgürlükler ülkesinin yöneticileri asker kılıklı teröristlerin Türkiye’deki işgal girişimini izlemekle yetiniyordu…
ABD YÖNETİMİ O GECE NEDEN SUSTU?
2 saat sustu ABD’li yetkililer…
Darbe başarısız olunca ise açıklamalar ardı ardına geldi… Sözümona demokrasinin yanındaydılar…
Gelin o geceye dönelim ve ABD’nin darbe karşısındaki 2 saatlik suskunluğunu paranteze alalım…
ABD NEDEN 2 SAAT 50 DAKİKA BEKLEDİ?
15 Temmuz 2016: Saat: 22:00 / Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi başladı.
15 Temmuz 2016: Saat: 22:00 / ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, darbe girişimini Ankara’da rezidansta jetler alçak uçuş yapmaya başladığında öğrendiğini belirterek, “Yaklaşık 22.00 sularıydı. Türk hükümetinden bunun bir yasadışı darbe girişimi olduğuna dair aldığım telefonun hemen ardından gittik dar bir ekiple beraber saat 23.30 sularında büyükelçiliğe geçtik. Arayan Türk Dışişleri Bakanlığından birisiydi ve saat 23.15 civarıydı. Arayan kişi bu bilgiyi Washington’a iletmemi istedi ve Türk hükümetinin ABD’nin desteğini beklediğini bildirdi. Ben de bunu derhâl yaptım” dedi. (Washington’da öğleden sonra saat 15.00)
15 Temmuz 2016: Saat: 23:15 / Türk Dışişleri’nden bir diplomat, ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’ı aradı, Türkiye’nin ABD yönetiminden desteğini beklediğini Washington’a iletmesini istedi. (Washington’da öğleden sonra saat 15.15)
15 Temmuz 2016: Saat: 23:24/ Ankara Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Hareket Eğitim Merkezi’nde patlama meydana geldi (47 polis şehid oldu)
15 Temmuz 2016: Saat: 23:30 / John Bass, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne geçti. (Washington’da öğleden sonra saat 15.30)
15 Temmuz 2016: Saat: 23:57 / Moskova’da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Türkiye’de barış, istikrar ve devamlılık olmasını umuyorum” dedi. Kerry, seçilmiş hükümete destek vermedi, demokrasiye de vurgu yapmadı. (Washington’da öğleden sonra saat 15.57)
16 Temmuz 2016: Saat: 00:17 / Beyaz Saray, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki kurumsal hesabından açıklamada bulundu ve ‘ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’de gelişen olaylardan haberdar edildiği, kendisinin ‘düzenli aralıklarla bilgilendirildiği’ ifade edildi. Söz konusu açıklamada da; demokrasinin yanında yer alındığına atıfta bulunulmadı. (Washington’da öğleden sonra saat 16.17)
16 Temmuz 2016: Saat: 00:26 / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkı hainlere karşı meydanlara davet etti.
16 Temmuz 2016: Saat: 00:44 / Reuters haber ajansının haberinde; “ABD’nin, Türkiye’de bir darbe girişimi olduğunu düşündüğünü, o esnada kimin kazanıyor olduğunun kesin olmadığı” duyuruldu. Haber, Amerikan hükümet kaynaklarına dayandırıldı. (Washington’da öğleden sonra saat 16.44)
16 Temmuz 2016: Saat: 02:05 / Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Ned Price, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’deki gelişmelere ilişkin bilgilendirildiğini açıkladı. Associated Press haber ajansının geçtiği haberde, Obama’nın “Türkiye’de tüm taraflar demokratik yollarla seçilmiş hükümete destek vermeli” dediği aktarıldı. (Washington’da öğleden sonra saat 18.05)
16 Temmuz 2016: Saat: 02:20 / ABD Dışişleri Bakanlığı; John Kerry’nin Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon görüşmesi yaptığını duyurdu. Açıklamada; “Kerry, Çavuşoğlu’nu arayarak Türkiye’nin demokratik yollardan seçilmiş sivil hükümetine ve demokratik kurumlarına tam destek verdiklerini söyledi” denildi. Washington’da öğleden sonra saat 18.20)
16 Temmuz 2016: Saat: 19:31 / Obama, ülkesinin Türkiye’deki demokratik yollarla seçilmiş, sivil hükümete ‘sarsılmaz desteğini’ açıkladı.
‘ÖRTÜLÜ SAVAŞ’ İTTİFAKI MI?
Türkiye’nin darbelerle dolu tarihinden kapkara bir lekeydi 15 temmuz… Ve demokrasi yolculuğunun her dönüm noktasında Türkiye’nin karşısına çıkarılan bir engeldi terör işbirlikçileri…
İşte O süreçte bir kez daha ABD’nin küresel ilişki ağı yeniden sorgulanmaya başlamıştı…
Fetö’nün izleri ABD’nin istihbarat servisi CIA’in gölgesine düşüyordu…
Nedeni ABD’nin stratejik konumdaki ülkelere karşı uyguladığı derin politikalarda gizliydi…
ABD emperyalizminin, kendisi için uydu ülke güdümünde olmayanlara uyguladığı kan kusturma yöntemidir böl-parçala-yönet politikası…
Bu politika; kendi geleceği için hamleler yapan ve bağımsızlıkçı politikaların içselleştirildiği toplumlarda, şizofrenik siyasi manevralarla kendisini gösterir.
Sözünü dinletemediği, aslan payını alamadığı, topraklarında dolar ağaçlarının yeşeremediği zamanlarda iç ve dış dinamiklerle çöker, bu ülkelerin üstüne.
Hükümetleri, liderleri en yakınlarından vurarak teslim alır.
Pirincin içerisinde, pirinç gibi görünen taşlarla ilmik ilmik örer esaret kazağını…
Tehlikesiz görünen uyayan hücrelerini öylesine ustalıkla harekete geçirir ki, piyonlarını oyun sahalarında ‘dost’ ateşine kurban eder…
Türkiye’deki her askeri darbenin, her darbe girişiminin arkasında da o arandı…
ABD’nin böl-parçala-yönet stratejisindeki kodları, hangi ülkelere nasıl uyguladığını ortaya koyarken, 15 Temmuz ihaneti ile raydan çıkarılmaya kalkışılan Türkiye’nin kritik pozisyonuna da ışık tutmuyor muydu?
PKK terörünün tırmandırılması…
ABD’nin sözde Suriye fatihi YPG’den PKK’ya giden silahlar…
DEAŞ’ın Türkiye’ye karşı ince savaş diplomasisi kapsamında kullanılması…
17-25 Aralık planının ABD’li derin savcı Bharara üzerinden ısıtılmaya çalışılması…
CIA’nın arka bahçesi sayılan düşünce kuruluşu Stratfor’un 15 Temmuz gecesi ve sonrasında, bu işin arkasında olduğunu kanıtlar nitelikteki yayınları…
Darbe girişiminin sabahında İncirlik üssü komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van’ın Washington’a iltica isteği…
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel’in Türk ordusundaki müttefiklerinin hapse konduğuna dair açıklaması…
Akla işte o soruyu getiriyordu: Darbe girişiminin başladığı saatlerde sessizliğe gömülen ABD, darbenin başarıya ulaşamayacağı anlaşıldığında neden Türkiye’ye destek açıklaması yaptı…
O 2 saatlik bekleme süresinde ABD’li yetkililer neyi konuşuyordu?