Afrin operasyonu sürüyor. Mehmetçik cansiperane ulusal çıkarlarımız için kelle koltukta mücadelede. Lakin gelin görün ki ana muhalefet CHP büyük bir aymazlık ve gaflet ve dahi hıyanet içinde..
Türkiye’nin Suriye’deki Zeytin Dalı harekâtı 20. Gününe giriyor.
Türkiye kimseyi ters köşeye yatırmadı, yalan dolanla iş görmedi. Harekâtın tarihini, hedefini daha baştan söyledi. Uluslar arası anlaşmaların hepsine uydu. Suriye’de 2011’den beri süren Ali cengiz oyununa bir son verdi.
Türkiye’nin bu açık ve net tavrı bölgedeki oyunu bozunca herkesin ayağı yere basmak zorunda kaldı:
6 yıldır DEAŞ ile savaşıyorum diyen 63 devletli DEAŞ karşıtı koalisyon ne iş yapıyor?
DEAŞ bittiğine göre ABD, DEAŞ ile savaşın doruğunda bile göndermediği binlerce TIR silahı ve mühimmatı neden şimdi gönderiyor? Bunlar kime karşı kullanılacak? Ayrıca ABD’nin artık bölgede ne işi var?
Rusya’nın niyeti ne? Beşer Esad’ı tekrar başa getirecekse bunca kan neden döküldü?
İran, burada tekrar Şii’leri iktidara getirecekse, yine aynı soru, birin kareköküne dönmüyor muyuz?
Türkiye orada bir metrekare yerde gözü olmadığını, güvenli bir bölge oluşturarak kendisine sığınan 3,5 milyon Suriyeliyi vatanına kavuşturmayı planladığını söyledi. Üstelik Türkiye “güvenli bölge” önerisini daha savaşın birinci haftasında yapmıştı. Şimdi ülkesine bir tane bile mülteci almak istemeyen AB/D bunun neresine itiraz ediyor?
Türkiye bu harekâta çok önceden başlayacaktı. Hayır, geç kalmadı, engellendi. Gezi haydutlukları, 17-25 Aralık kumpasları, hendek fareleri ve nihayet kanlı darbe girişimi ile eli kolu bağlanıp teslim alınmaya çalışıldı.
Ama Türkiye, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir darbeyi durdurdu ve ilk kez halk değil darbeciler hapse girdi.
Bütün bu kumpaslar olmasaydı, Türkiye “güvenli bölge” oluşturmaya çok önceden başlayacak, ne bu boyutta mülteci sorunu yaşanacak, ne de bu kadar kan dökülecekti.
Oradaki her şehidimizin mübarek kanı yukarıda saydığım kumpasları planlayanların, uygulayanların ve uygulamada kullanılan “kullanışlı eblehlerin” ellerindedir.
Yakın günlerde Suriye sorununda kritik bir dönüm noktası yaşanacak. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson önümüzdeki hafta, Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ise haftasonu Türkiye’ye gelecek.
Neden kritik?
Çünkü bütün bu kumpasların arkasındaki “Suriye’de etnik mühendislik yapıp, Arapların kovulduğu yerlere Kürtleri yerleştirme ve en kısa zamana Türkiye’nin de bir bölümünü alacak Kürt devleti kurma planı” akamete uğradı.
Ne güzel, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt koridoru oluşturulup bölge petrolleri Afrin çıkışı ile Akdeniz’den emilecekti. Türkiye baypaslanacak, enerji hatlarının üzerinde oturması engellenecekti.
“Ama PKK Marksist, değil mi? Orada Sosyalist bir devlet kurmayacak mıydı?” mı dediniz?
Yok yahu, ABD sizin kadar saf değil. Bu devirde sosyalizmin esamisinin okunmayacağını gayet iyi biliyor ve dalga geçer gibi PKK için “Bizim Marksist müttefiklerimiz” diyor.
PKK’nın laik faşist bir dikta kuracağını, AB/D tarafından bunun için çok sevildiğini bizim solculardan başka herkes biliyor artık.
Bir an Terörist başı Öcalan’ın veya PKK elebaşlarından birinin çıkıp “biz bölgede İslami bir devlet kuracağız” dediğini düşünün. Bir hafta içinde Afrin’den Kandil’e kadar bütün PKK inleri AB/D tarafından yok edilir ve PKK bir haftada tarih olur, kimse adını bile hatırlamaz.
Özetle bütün bu kumpasları ana muhalefetin başı dışında herkes anladı, bir tek o “ Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için güzelim Esad rejimine saldırdığına” inanıyor.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde böyle bir aymazlık, böyle bir gaflet, delalet ve hatta hiyanet görmedi.
Twitter: @fikircibey