Sıra dışı hayatı ile bilinen Salvador Dali, ilginç kişiliğini her seferinde sanatıyla birleştirip, sürrealist çalışmalara imza attı.
11 Mayıs 1904’te İspanya’da doğan Salvador Dali hakkında bilinen en sıra dışı olay, kendisi doğmadan önce, ailesinin ‘Dali’ isimli bir çocuğunun olması ve bu çocuğu altı yaşında menenjitten acı bir şekilde kaybetmesidir.
Abisinin ölümünden dokuz ay sonra dünyaya gelen Dali, ona çok benzediği ve hemen ardından doğduğu için ailesi, ilk oğullarının tekrar doğduğuna Dali’yi inandırdılar.
“DOĞAR DOĞMAZ TAPINILAN BİR ÖLÜNÜN AYAK İZLERİNDEN YÜRÜDÜM.”
Salvador Dali, zaman geçtikçe abisinin reenkarne olduğuna inandı. Bu inancı her geçen gün daha da güçlendi. 69 yaşındayken kaleme aldığı bir yazıda “Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu… Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinde itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.” diyordu.
OKULDAN ATILDI
1923 yılında Madrid San Fernando Akademisi’ne başladı. Anarşist hareketleri ve uyumsuz davranışları sonucu okuldan atıldı. Girona’da tutuklu kalan Dali, daha sonra tekrar okula kabul edildi ancak çok geçmeden tekrar atıldı.
KADINLAR BİR SÜRE İLGİSİNİ ÇEKMEDİ
Dali’nin ilgisini kadınlar çekmiyordu. Çocuk yaşta yaşadığı travmalar sonucu cinsellik ve ölüm üzerinde derin bir bağ kurmaya başladı. Yaşadığı travmalar Dali’nin sanatını beslese de içten içe onu mahvedip bütün kadınlardan kaçmasına ve hiçbir gelecek düşünememesine sebep oldu. Ta ki Gala’yı tanıyana kadar.
GALA ONUN İLK AŞKIYDI
Dali, çekici, alımlı ve hoş bir aksanı olan Gala’dan fazlasıyla etkilendi ama bu aşk imkansızdı. Çünkü Gala evli bir kadındı, hatta bir çocuğu vardı. Ancak bu durum Gala için engel değildi. Dali’ye karşı yoğun duygular besleyen Gala, ona karşı koyamadı ve ailesini bırakarak Dali’yle olmaya karar verdi.
GALA’NIN ÖZGÜR RUHU
Salvador Dali, hiçbir zaman Gala’yla cinsel ilişkiye girmedi. Gala tek bir şey istedi Dali’den, o da özgürlüktü. Dali, Gala’nın başka erkeklerle beraber olmasına karışmıyor, onu sevmeye devam ediyordu. Gala’yı başkalarıyla görüp her defasında mahvoluyor, her geçen gün büyüyen acısını, sanatıyla beslemeye devam ediyordu. Bu ilginç aşk, yaklaşık elli yıl kadar devam etti. Dali’den on yaş büyük olan Gala, 83 yaşında hayata veda etti.
ST. ANTHONY’NİN BAŞTAN ÇIKIŞI
Salvador Dali, tablolarında simgesel anlamlara sık sık yer verdi.
Dali’nin eserlerinde şaha kalkmış at, cesaret, güç ve kudreti temsil ediyor. Sanat dilinde en çok kullanılan yöntem aslan ya da şaha kalkmış attır. Salvador Dali bu eserinde baştan çıkma duygusunu dile getiriyor ve cinsel dürtülerin şahlanmış halini tablosuna yansıtıyor. Fil ve kadın figürleri arzu nesnesidir. Çıplak bedenler ise dine karşı yapılan bir eleştiriyi temsil ediyor.
CAMDAN BAKAN KADIN TABLOSU
Dali’nin en gerçekçi tablosu “Camdan Bakan Kadın” tablosudur. Henüz Gala ile tanışmadan önce çizilen bu tablo, Dali’nin kardeşi Ana Maria’nın ta kendisidir. Bu eseri ilginç yapan şey ise Dali’nin yıllar sonra gelen bir itirafında, tablonun üzerine tükürüp mutlu olduğunu söylemesidir.
PICASSO PORTRESİ
Salvador Dali, yaşantısına ciddi anlamda yön veren Picasso’yla dosttu ve onun sanat eserlerinden çok etkileniyordu.
Bu tabloda, Picasso’nun akılcılığı ve kıvrak zekası figürün başında durmakta. Figürün sarkan göğüsleri, Dali için sanatsal yönden kendisini beslediğini simgeliyor. Kenarda duran karanfil ise, Dali’nin politik duruşunu gösteriyor.
“THE ENIGMA OF HİTLER” ADLI TABLOSU
Picasso ve Dali, aralarında çıkan bir tartışma sonucu bir dönem konuşmadılar. Bunun sebebi Dali’nin, Hitler’e olan ılımlı yaklaşımı ve de o süreç içinde Picasso’nun kendisini komünist olarak tanımlamasıdır. Ancak Dali’nin açıklamasına göre, Hitler’e olan sevgisi politik değildir.
BELLEĞİN AZMİ
Dali, iki farklı nesneyi bir araya getirerek ortaya bir sanat eseri çıkarttı ve insanlar tarafından anlamı sorulduğunda ise “sadece peynir ve saat” cevabını verdi.
“BİR PORTREYİ BİR MODELE BENZESİN DİYE ÇİZMİYORUM, BİLAKİS O KİŞİ ZAMANLA PORTRESİNE BENZİYOR”
Kendini tanımlarken zorlanmayan Dali, “Bir deli ve benim aramda sadece bir fark var. Deli, akıllı olduğunu sanar. Ben deli olduğumu biliyorum.” sözleriyle bir dönem çok konuşuldu.