En son ne zaman afilli bir aşk mektubu yazdınız? Ya da hiç aşk mektubu yazdınız mı? Kİtap Ayracı eskileri anıp, sizi bir yolculuğa çıkarıyor…
Büyük adamların o içlerinde büyüttüğü kadınlara yazdığı aşk mektuplarına okuyup da içi gitmeyecek var mı aramızda? Elbette hepsi buraya sığmaz ama hadi arkanıza yaslanın ve seçtiğimiz 5 büyük sanatçının cümlelerinin tadını çıkarın…
Franz Kafka’dan Milena’ya
“Saat gecenin biri ama sana bütün gün tek kelime yazmamış olmam beni rahatsız ediyor. Uyuyamıyorum bir türlü bu düşünce ile…
Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da, eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti. Ama ben aksine mutluluk sayesinde tekrar hayata döndüm…”
Cemal Süreya’dan Zuhal’e
Şiirlerini okumaya doyamadığımız adam, kadınına ne içten hitaplarla başlamış mektubuna.
”Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim. En önce bunu bilmeni. Bir de şeyi bilmeni isterim: benden yanlış yere, yok yere kuşkulanıyorsun. Sana hiçbir zaman hayınlık etmedim ben. Edemem. Kaç yıldır evliyiz, yan yanayız. Hâlâ başım dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. Her geçen gün daha büyük bir aşkla. N’olur, akkavakkızı, anla beni. Bu sevgimi hor görme. Kendininkine uydur, yakıştır. Bu satırları ilk evimizin altındaki kahvede yazıyorum. Ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum.”
Beethoven’den adını hiç açıklamadığı yasak aşkına
Müziğini aşkla yoğuran Beethoven yıllarca aşık olduğu kadına mektuplar yazdı, ancak adını hiçbir yerde kullanmadı.
”… Oh, tanrım, birini bu kadar seven insan neden sevdiğinden ayrı kalmalıdır ki. Ve şimdi benim yaşamım çok aşağılık bir hayat; aşkın beni hemen insanların en mutlusu ve en mutsuzu yapıyor; bu yaşta sakin ve düzenli bir hayata ihtiyacım var; ilişkimiz de böyle olabilir mi?
…
Beni sevmeye devam et; asla aşkının en sadık kalbini yanlış değerlendirme. Hep senin, hep benim, hep bizim”
Wolfgang Amadeus Mozart’tan Constanze’ye
Mozart’tan karısı Constanze’ye mektup senfonisi…
”Not. Son sayfayı yazarken, kağıdın üzerine birbiri ardına gözyaşları düşmeye başladı. Ama neşelenmeliyim-yakala!-şaşırtıcı sayıda öpücük uçuyor havada. Şeytan! Havada kaynıyorlar! Ha!Ha!… Üçünü yakaladım.Harikulade lezzetliler! Bu mektuba yanıt verebilirsin, ama mektubunu Linz Postanesi’ne göndermelisin. En güvenli yol bu. Regensburg’a gidip gitmeyeceğimi henüz tam olarak bilmediğimden, sana kesin bir şey söyleyemiyorum. Zarfın üzerine, gelinip alınıncaya dek mektubun bekletilmesini yaz. Adieu.
Çok sevgili, sevgililerin sevgilisi minik karım. Sağlığına dikkat et; kasabada dolaşmayı aklından geçirme. Lütfen yaz ve yeni yerimizi nasıl bulduğunu anlat bana, Adieu. Seni milyonlarca kez öpüyorum…”
Nazım Hikmet’ten Piraye’ye
Büyük aşk, büyük yangın! Sonu nasıl olursa olsun aşkını kelimelere dökerken kadınını sonsuz mutlu eden mükemmel adam. Her okuduğumuzda dünyayı unutabileceğimiz cümleler…
“Karıcığım,
Bu seferki ilk mektubuma senin için yazdığım bir şiir ile başlıyorum:
Saat dört yoksun, Saat beş yok
Altı,yedi ertesi gün ve belki kimbilir…
Hapishane avlusunda bir bahçemiz vardı.
Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı.
Gelirdin,yan yana otururduk,
Kırmızı ve kocaman muşamba torban dizlerinde…
Kuzum karıcığım, bu şiirleri iyi oku. Yazdıklarımın en ustaları değilse de en yalansızlarıdır. Seni nasıl yalansız, süssüz, sanatsız seviyorsam, bunlar da öyle…”
Damla Karakuş
[email protected]