Suriye hapishanelerindeki kadınların özgürlüklerini talep etmek amacıyla İstanbul’dan Hatay’a Vidan Konvoyu 6 Mart’ta yola çıkıyor.
Suriye’de 7 yıldır devam eden savaşta hapsedilen, işkence ve kötü muamele gören kadınlara dikkat çekmek ve özgürlüklerini talep etmek için oluşturulan Uluslararası Vicdan Konvoyu 6 Mart’ta İstanbul’dan yola çıkıyor.
Türkiye’den kadınların öncülüğünde 55 ülkeden farklı din, dil, ırk ve kültürlerden kadınların yola çıkaracağı ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Hatay’dan dünyaya seslenecek olan konvoya binlerce kadın katılacak.
STK’LAR KATILIYOR
Konvoya; İHH İnsani Yardım Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Memur-Sen, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Hukukçular Derneği, Özgür-Der, KADEM, iHAK, AİD, TÜGVA, AKDAV, Ensar Vakfı, TGTV ve İDSB destek verdi.
Tamamı kadınlardan oluşan Vicdan Konvoyu öncesinde İstanbul Topkapı’da bir basın açıklaması düzenlendi. Basın toplantısına Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, akademisyen, TV Programcısı, hukukçu, gazeteci, memur, ev hanımı, doktor, sanatçı, sporcu ve siyasetçi kadınlar katıldı. Konvoy hakkında genel bilgilendirme ve program detayının paylaşıldığı basın toplantısında her birinin Suriyeli kadınları temsil ettiği oyalı yazmalar dikkat çekti.
SURİYELİ KADINLARDAN SESSİZ ÇIĞLIK
İlk açıklamaları Suriyeli kadınlar yaptı. Suriye’de yaşadıklarını özetleyen kadınlar, Vicdan Konvoyu’na destek olduklarını ve bizzat katılacaklarını ifade ettiler. 7 ay boyunca Suriye hapishanelerinde işkence gören ve zindanda eşini kaybeden Suriyeli kadın Majd Izzet al-Chourbaji, 150 kadınla birlikte açlık grevi başlattıktan sonra esir takası vesilesiyle serbest kalabildiklerini söyledi. Hapishanelerdeki insanlık dışı vahşeti sesi titreyerek anlatan Chourbaji, işkence günlerini şu şekilde ifade etti:
“Suriye’nin Dera kentinde yaşıyordum. 2013 yılında tutuklandım ve 7 ay Suriye zindanlarında kaldım. Eşimle birlikte gözaltına alındım. İşkenceden dolayı eşim hayatını kaybetti. Benim gözaltına alındığım günlerde annemi ve çocuklarımı da gözaltına aldılar. Onları neden gözaltına aldıklarını kimse öğrenemedi. Gözaltına alınma sebebim de barışçıl gösterilere katılmamdı. Şam’da gözaltına alındığım günlerde bana işkence yaplarının tek sebebi, gösterilerin yapıldığı Sahra Hastanesi’nin yerini biliyor olmamdı. Hastanenin yerini tam olarak söylememi istiyorlardı. Gözaltına alındığımda eşimi gözümün önüne getirdiler ve sürekli ona işkence yaptılar. Bunu da sırf hastanenin yerini söylemem için yapıyorlardı. 10 gün sonra bizi başka bir hapishaneye götürdüler. Eşimi son defa o nakil esnasında orada görmüştüm. Ellerinden ve yüzünden kanlar akıyordu. Daha sonra işkenceye dayanamayıp öldüğünü öğrendim.”
“KAMUOYUNDAN ÖZÜR DİLİYORUM”
Konuşmasının devamında Suriye hapishanelerinde işkencenin nasıl işlendiğini anlatan Chourbaji,
“Suriye hapishanelerindeki işkence şu şekilde işliyor: Sizi zincirlerle duvara asıyorlar ve kendinizden geçene kadar demirlerle size vuruyorlar” dedi. Chourbaji, kamuoyundan özür dileyerek gözleriyle şahit olduğu insanlık dışı 2 ayrı vahşeti şöyle özetledi:
“Oradaki insanlık dışı vahşeti özetlemek adına çok özür dileyerek ilk olarak şunu eklemem gerekiyor: Hapishanelerde kadın hastalıkları meydana geliyordu. Arkadaşlarımızdan kadın pedi isteyenler oluyordu. Onlara cevap olarak ‘Eşyalarınızı yırtın ve ihtiyacınızı giderin’ deniliyordu. Kadınsal sıvılar her yere yayılıyordu ve bununla birlikte meydana gelen mikroplardan kendimizi korumaya çalışıyorduk. İkinci olarak hatırıma gelen şu insanlık onurunu ayaklar altına alan işkenceden bahsetmek istiyorum: Yan hücremizde genç erkekler grubu vardı. İçlerinden bir tanesi tuvalet ihtiyacı olduğunu söylüyordu ama gardiyanlar buna müsade etmediler. ’Çok sıkıştıysan altına yaparsın’ dediler. Çocuk dayanamadı ve altına yaptı. Onunla dalga geçmeye başladılar. Bunları anlatmaktan ben de çok utanç duyuyorum ama o gence, yaptığı dışkısını yemesini söylediler. Ve onu buna mecbur ettiler. Genç hem ağlıyor hem de utanç duyuyordu. Artık biz, bunların yapanların insan olmadıklarına kanaat getirmiştik.”
“KENDİME SÖZ VERDİM”
Konuşmasının sonunda hapishanelerde doğum yapan kadınlar olduğuna dikkat çeken Chourbaji, zindanlardan çıktıktan sonra kendine bir söz verdiğini söyledi ve ekledi:
“Hamile kadınlar vardı bizim hücremizde. Hapishane zor şartlar altında doğum yaptılar. Daha sonra da yaşanan işkence ve yetersiz beslenmeden dolayı bu bebekler hayatlarını kaybetti. Hapishaneden çıktıktan sonra kendime söz vermiştim. Oradaki diğer kadınların da kurtulması için elimden gelenin fazlasını yapacaktım. Suriye ile alakalı birçok sorun var. Mülteci kampları, göç eden insanlar vs. Ama bunların içerisinde hapishanelerdeki kadınlar özellikle konuşulması gerekiyordu. Ben bu sıkıntıları 7 ay boyunca yaşadım. Ama tüm bu işkenceyi yıllardır yaşayan kadınlar var hapishanelerde. Onun için Vicdan Konvoyu’nda ben de varım.”
SADECE İŞKENCE DE YOK
Basın toplantısında konuşan bir diğer isim Suriyeli Avukat Dima Musa oldu. Konvoyun çok önemli olduğunun altını çizen Musa, emeği geçen tüm STK’lara teşekkürlerini sundu.
Musa, “Gelecek hafta Dünya Kadınlar Günü’nde yolunu tamamlamış olan konvoyun tutsak kadınların hürriyetlerine kavuşmasına vesile olmasını umut ediyorum” dedi. Musa, Suriye’de yaşananları şöyle özetledi:
“Olaylar başladığında ben yurt dışındaydım. Daha sonra süreci izlemek üzere yurduma, Suriye’ye döndüm. Az önce arkadaşımızın da anlattığı gibi içerideki kadınların yaşadığı sorunlar dışında şunu söyleyebilirim: Hapishanelerde işkence dışında cinsel istismar da var ne yazık ki. ‘İşte şunu şunu yapmazsanız, söylemezseniz size tecavüz ederiz’ gibi tehditler alıyor bu kadınlarımız. Değil uluslararası hukuk, Suriye hukukuna bile baktığımızda kadınların birçok hakkı var. Ama hiçbirisi şuanda uygulanmıyor. Ben çok uzatmadan şunları söylemek istiyorum: Vicdan Konvoyu vesilesiyle yıllardır haykırdığımızı bir kez daha deklare ediyoruz. Suriyeli kadınların tümünün biran önce serbest kalmaları gerekiyor. Ve kendilerinden haber alınamayan kadınların da acil olarak nerede olduklarının ortaya çıkartılması ve insani yardım desteğinin sağlanması gerekiyor.”
“BİZ DE VARIZ”
Suriye İnsan Hakları Gözetleme Merkezi görevlisi Sima el Hasani ise şöyle konuştu:
“Biz 2011 yılından beri gözetleme merkezi olarak çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Devrimin en başından beri Suriye’nin her bölgesinde çalışmalar yürüttük ve tüm bölgelerde bulunan gönüllülerimiz vesilesiyle ciddi bir veri elde ettik. Bunları da sürekli kamuoyu ile paylaştık. Bugüne kadar insan haklarından mahrum kalan tüm çalışmalarda olduk. Ama bugün burada kadınların özgürlüğü için bulunuyoruz. Bu vesileyle bizler de Vicdan Konvoyu ile Suriye sınırına gideceğiz ve kadınlarımızın özgürlüklerini talep edeceğiz.”
KADINLARIN VİCDANI ADINA
Son olarak Vicdan Konvoyu adına konuşan Avukat Gülden Sönmez, hazırlanan basın metnini kamuoyu ile paylaştı. Gülden Sönmez’in yaptığı açıklama ise şu şekilde:
“Tam 7 yıl oldu Suriye savaşı başlayalı. Yüz binlerce insan tüm dünyanın gözleri önünde canlı yayında katledildi. 15.000 çocuk can verdi. Öyle kendiliğinden değil. Bombalar bedenlerini parçaladı, tonlarca enkaz altında kaldılar, klor/sârin/kimyasal gazları çırpına çırpına soludular. Kimisinin küçücük bedeninde işkence metotları denendi. Tespit edilebilen 13.581 kadın Suriye rejiminin zindanlarında işkence ve diğer zalimane muamelelere maruz kaldı ve tecavüze uğradı. Şu an 417’si kız çocuğu olmak üzere tespit edilebilen 6.736 kadın halen bu vahşeti yaşıyor, Suriye Rejiminin zindanlarında ölmeyi bekliyor. Tecavüz ve işkence mağduru kadınlardan bazıları intihar ettiler. Bu hapishanelerden kurtulanlardan bazıları aramızda ve bir gün kendilerine yapılanların hesabının sorulması umuduyla yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Kadınlara yönelik cinsel saldırı, işkence, hukuksuz tutulma uluslararası hukuka göre savaş suçu ve insanlığa karşı suç niteliğindedir. Bilinen tek gerçek şudur ki Suriye Rejimi kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullanmaktadır. Soruyoruz: Bu kötülüklere maruz kalan kadınlar hangi uluslararası mekanizmanın, hangi devletin, hangi sivil kurumun, hangi merciinin masasında gündem edilmekteler? Biz kadınlar, Suriye zindanlarındaki kız kardeşlerimizin acı ve çaresizlik içerisindeki çığlıklarını duyuyoruz. 7 yıldır bekliyoruz. Kimse onlar için bir çaba içerisine girmiyor. Artık Yeter! Onlar oradalar. Acı çekiyorlar. Bizi bekliyorlar. Duymanızı istiyoruz. Görmenizi istiyoruz. Onlar için bir şeyler yapmanızı istiyoruz. Biz onları kurtarmak için bir şey yapmaya karar verdik. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından kadınlar olarak Suriye hapishanelerinde hukuka aykırı olarak tutulan ve işkence edilen kadınların sesini tüm dünyaya duyurmak ve serbest bırakılmalarını talep etmek için ‘Kadınlar İçin Vicdan Konvoyu’nu yola çıkarıyoruz.”