İşkillendiğimiz bir konu için “Bu işin altında bir Çapanoğlu var” dediğimiz çok olmuştur. Şimdi, Ensonhaber’in “Tarih” kategorisinde bu sözün Anadolu’da ortaya çıkış nedenini okuyorsunuz.
Çapanoğulları, tarihin tozlu sayfalarında Yozgat ve çevresinde oluşturdukları hükümet sistemiyle 30 yıllık bir kargaşa dönemini barındırıyor.
KİMDİR BU ÇAPANOĞULLARI
Çapanoğulları’nın soyu 17. Yüzyıl’da Yozgat’ın kurucusu Ahmet Paşa’ya dayanıyor. Paşa’nın oğulları Mustafa Bey ve küçük oğlu Süleyman Bey halk arasında, hatta merkez hükümetinde bile adları duyulduğunda korku ve endişe saçıyordu.
Çapanoğulları ailesi, 17. yüzyıldan günümüze, deyim yerindeyse İç Anadolu’da otoriteye kök söktürdü. Soyun ilk çınarı Ahmet Paşa’nın halka yaptığı zulüm ve baskı, merkezi hükümet tarafından müdahale edilerek, 1765’de idam edilmesiyle bir süreliğine son buldu. Bozok ve çevresinde güvenlik sağlansa da, geride onun namını aratmayacak iki varisi daha vardı.
SÜLEYMAN BEY İLE 30 YILLIK DEVİR
1772’den sonra, kalan miras ile etki altına alınan şehirlerde varlığını sürdüren Hacı Mustafa Bey’in ölümü üzerine Babıali Bozok Sancağı’na kardeşi Süleyman Bey geldi. Böylece 30 yıl sürecek bir devir başlamış oldu.
Süleyman Bey, Çapanoğulları’nın en akıllı ve tedbirli üyesiydi. Bu tedbiri, Çapanoğlu siyasetini, Bozok Çankırı, Amasya, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Niğde ve Ankara gibi pek çok şehirde sürdürmesini sağladı. Böylece Çapanoğulları’nın nüfusu çığ gibi yayılmaya başladı.
30 yıl süren bu parlak dönem, Süleyman Bey’in Bab-ı Ali ile hoşnut geçinmesiyle alakalıydı. Çapanoğulları askeri alanda desteğini merkezi hükümetten eksik etmiyor, bir yandan da kendi siyasetini oluşturuyordu.
ÇÖKÜŞ ZAMANI
Bu ilerleyişten rahatsız olan merkezi hükümet, 1849’da Çapanoğulları’nı siyasi ortamdan uzaklaştırmaya başladı. II. Mahmud başta olmak üzere devamında yönetime gelenler de, yönetimde aynı stratejiyi uygulayarak aileyi siyasette geri tuttu.
Bozok Sancağı’nı düşürecek gücü kalmayan Çapanoğulları Yozgat’ta bırakıldı. Ailenin nüfusu büyük ölçüde kırılsa da, miras devam ettikçe ardından gelenler soyu devam ettiriyordu.
YOZGAT AYAKLANMASI
Çapanoğulları devrinin soyunu kurutacak olay, kurulan TBMM hükümetine karşı başlattıkları ayaklanma oldu. Bu ayaklanma ile Çapanoğulları, hem ekonomik açıdan hem de nüfus gücü açısından kendi sonunu hazırladı.
Süleyman efendinin üçüncü kuşak torunlarının dönemine denk gelen isyan, onları Kuvay-i Milliye’nin karşısına aldı. Çıkardıkları ayaklanmanın yayılmasıyla Çerkes Ethem ve birliği Yozgat’a doğru yola çıktı. Halkın destek vermediği bu eşkıyaları şehirden çıkaran Ethem, yakalanan ele başlarını idam ettirdi. Çapanoğlu’nun kalan tüm soyu da şehirden sürüldü. Böylece Yozgat’ta süren iki asırlık devir kapanmış oldu.
YATIRIM YAPILMAYAN ŞEHİR
Türkiye’nin birçok şehrinde üretim tesisleri kurulup büyük yatırım hamleleriyle istihdam sağlanırken, Yozgat’ın yıllarca tarım ve hayvancılıkla anılmasının nedeni ne iklim ne de coğrafi nedenlerdendi. Çapanoğlu ailesinin otoriteye baş kaldırmasıyla ortaya çıkan kaos ortamı şehre yatırımları engelliyordu.
Çapanoğlulları’nın hükümete karşı çıkardığı isyanlar ve protestolar nedeniyle Ankara’da kara listeye alınan Yozgat, yatırımlar engellenerek cezalandırıldı. Öyle ki, arazi müsait olduğu halde demiryolu bile geçirilmemiştir. Şehrin Çapanoğlu etkileri, 17. Yüzyıldan fitillenerek 20. yüzyıla kadar sürdü.
“BU İŞİN ALTINDA BİR ÇAPANOĞLU VAR”
Hemen hemen herkesin dilinde olan bu sözün hikâyesi, bir döneme damgasını vurmuş Çapanoğulları’nın namından geliyor.
O dönemde devlet memurlarından biri, verilecek bir yolsuzluk kararını soruşturmak üzere müfettiş tayin edilir. Araştırmaları sonucu, Çapanoğulları’ndan birkaç kişinin de yolsuzluklarda parmağı olduğunu anlar. Çapanoğlu Süleyman Bey’in nüfuzundan çekinen memur, durumu yakın bir arkadaşına anlatıp fikrini ister. Aldığı cevap şöyledir:
”Bu işi fazla kurcalama; altından Çapanoğlu çıkarsa başın belada demektir!…”