Karşınızda Küba’nın devrimci gerillası Che değil, 23 yaşında her şeyi geride bırakarak Güney Amerika’ya doğru bir yolculuğa çıkan tıp öğrencisi Ernesto Guevara de la Serna var.
Selen KALDIRIM / [email protected]
Hepimizin Che Guevara olarak tanıdığı devrimci, tabii ki annesinin karnından bir gerilla olarak doğmadı. Politik savaşlarından önce 23 yaşında tıp okuyan yakışıklı bir gençti. O da herkes gibi dünyayı gezmeyi hayal ediyordu. Hedefi kitaplardan bildiği Latin Amerika’yı keşfetmekti. Her şeyi geride bırakan Ernesto’nun yanında sadece; arkadaşı Alberto Granado, bir de bozulup duran motosikletleri vardı.
EYLEM DEĞİL, BİR SEYAHAT ANISI
Bu, etkileyici eylemlerin öyküsü değil; iki yaşamın belli bir güzergâh üzerinde, aynı hayaller ve tutkularla dolu Amerika yolculuğu.
CHE’NİN ROTASI
Genç Ernesto ve arkadaşı Alberto’nun Latin Amerika macerası için izlediği güzergah şu şekildeydi.
Che’nin bu rotası, Latin Amerika seyahati planlayanlar için güzel bir örnek olabilir.
500 CC’LİK MOTORLA YOLLARA DÜŞTÜLER
Herhalde hemen hemen her gencin hayalidir kankasını alıp yollara düşmek. ‘’Okulu bıraksam, alsam çantamı, çıksam gitsem buralardan…’’ dediğiniz yaşlardan Che Guevara da geçti.
Seyahatleri boyunca ona 500 cc.lik 1939 model Norton marka bir motosiklet, kankası Alberto ve sırt çantası eşlik etti. Bir hayal ve macera için çıktıkları yoldan Ernesto olarak değil, Che olarak geri dönecekti.
HER ŞEYİ GERİDE BIRAKTI
Buenos Airesli köklü bir aileden gelen 23 yaşındaki tıp öğrencisi Ernesto Guevara esprili, akıllı, hayalperest bir delikanlıydı. Hayatı boyunca zaman zaman onu zor durumda bırakan bir hastalığı vardı: Astım. Ama bu pek de umurunda değildi.
Hayalleri için ne ailesi, ne çok sevdiği sevgilisi, ne de kariyeri onu durdurabildi. Takmıştı kafaya, kankasını alıp gidecekti. Yaşadığı yeri keşfetme arzusundan vazgeçmedi. Ernesto Alberto’ya ‘’Kalk gidiyoruz’’ gibi bir şey söylemiş olsa gerek; 1952’nin Ocak ayında atladılar motora, gidiyorlardı.
LATİN AMERİKA’YA DOĞRU …
Yolculuklarının ilk durağı Buenos Aires oldu. Daha sonra Atlantik kıyısından Miramar, Bahía Blanca, Choele Choel, Piedra del Águila, San Martín de los Andes ve Bariloche’den geçtiler. Ve bunun gibi adını bilmediğimiz birçok yerin daha ardından Şili’ye, oradan da Santiago’ya gittiler.
Yalnız bu yolculuk öyle güle oynaya, o bar senin bu bar benim diye geçmiyordu. Aslında hayaller oydu, ama gerçekler çok başkaydı.
MOTORLARI BOZULDU
Santiago’da yaşanan ufak bir sorun bütün yolculuğun stratejisini değiştirdi: Motor bozuldu. Evet, oradan oraya durmaksızın gezdikleri motosiklet bozuldu. Yolculukları buradan sonra otostop, gemi, at ne bulurlarsa öyle devam edecekti.
İki arkadaş “La Poderosa II” (Güçlü II) adını verdikleri bu motosikletle Amazon kıyılarını geçmiş, Arjantin, Peru, Kolombiya ve Venezuela’ya gidebilmişlerdi. Alberto seyahat sonrası verdiği bir röportajda bozulan motorları için şöyle söylüyordu, “Çok sevdiğiniz birine veda etmek gibiydi.’’
HALKA DOKTORLUK YAPTILAR
İki arkadaş bazen otostopla, bazen yürüyerek Şili’nin, Bolivya’nın, Peru’nun köylerini, şehirlerini dolaştılar. Uğradıkları her köyde yoksulluk, açlık ve savaşla mücadele eden insanları görüyorlardı.
Sömürge kamplarından köleliğe, hayatın gerçekleri bir bir gözlerinin önündeydi. Birkaç hafta sürecek keşif yolculuğu renk değiştirdi. Bu bir görevdi artık. Mazlum insanlara yardım etmeyi, tedavilerine bir nebze de olsa el değdirmeyi kendilerine görev bildiler.
FUTBOL ANTRENÖRÜ BİLE OLDULAR
Amazon nehrinin kıyısındaki San Pablo’ya giden doktor Ernesto ve arkadaşı bir süre hastaların tedavi edildiği kamplarda çalıştılar. Gittikleri her yerde farklı bir işle uğraşıyorlardı. Kimi zaman doktorluk, kimi zaman kalfa olan ikili futbol antrenörlüğü bile yaptı.
İKİLİNİN YOLLARI AYRILDI
Bogota’ya ardından da Karakas’a geçen ikilinin yolları burada ayrıldı. Granado buradaki halka yardım etmek üzere kalmaya karar verirken, Che ise tıp eğitimini bitirmek üzere Miami’ye, ardından da Buenos Aires’e döndü.
GÜNLÜK TUTUYORDU
Ernesto bu yolculuğunu kaleme alıyor, yani bir günlük tutuyordu. Yolculuk boyunca görüp geçirdiği ne varsa yazıyordu. O satırlardan biri şöyleydi;
‘’Tek amacım, gittikçe soğuyan bu dünyada üşüyen halkların ısınabileceği, paylaşılan ateşler yakmaktı.’’
GEZİLERİ KİTAP OLDU
Hem Alberto, hem de Che yol boyunca bir günlük tuttu. Che’nin ‘Motosiklet Günlükleri’ isimli kitabı, 1992 yılında yayımlandı. Granado’nun kitabı, ilk olarak 1978’de Küba’da İspanyolca olarak basıldı.
ERNESTO’DAN CHE GUEVARA’YA
Sehayatleri boyunca psikolojik olarak asla geri dönüşü olmayan bir yola girmişti Ernesto. Değişmişti. Hayatının geri kalanını gördüğü ve edindiği tecrübeler uğruna geçirecekti. Öyle de yaptı. Gerisini zaten biliyorsunuz. Anlatmaya hiç gerek yok.
“Bu deftere not alan adam Arjantin topraklarına adım atar atmaz öldü. Ben artık eski ben değilim. ‘Büyük Amerikamız’daki bu yolculuk beni hiç tahmin edemeyeceğim şekillerde değiştirdi.”
FİLMİ DE VAR
Genç Ernesto “Che” Guevara ve arkadaşı Alberto Granado’nun 1950’li yıllarda Güney Amerika’yı dolaşmalarını konu alan Motosiklet Günlüğü’ adlı filmi de izleyebilirsiniz.