Türk Edebiyatı’na kazandırdıkları eserlerin yanında, kendi aralarında verdikleri kalem savaşlarıyla bir dönemin aydın ve yazarları şiddetli tartışmalara girmişler.
Kitapları arasında yaşadığımız dünyayı unutup başka evrenlerde gezdiğimiz yazarların meşhur söz düelloları, onların da iyi bir edebiyatçı olmasının yanında birer insan olduklarını hatırlıyoruz.
Yazarlar okuyucular nezdinde genelde ulaşılmaz kişiler olarak görülürler. Fakat vakti geldiğinde öyle nefret ve kin dolu cümleler kuruyorlar ki, biz okurları bile şaşırtan olaylara sahne oluyor. Edebiyat tarihimizde yaşanan polemikler için ayrı bir tür ayrılırsa, haberimizde yer verdiğimiz yazarlar için ayrı bir yer ayırmak lazım.
Yaşanan kavgalar her geçen gün taraftar toplar ve yazarlar kalemlerinin ucunun iyice sivriltirler. Cumhuriyet dönemi münevverleri arasında cereyan eden kavgaların sebebi neydi?
Sizlere her hafta sunduğumuz edebiyatımızda kalem kavgalarında bu sefer, bir den çok yazar var. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun başlattığı kavga, kısa sürede taraftar toplar. Nâzım Hikmet, Peyami Safa, Nihal Atsız’ın dahil olduğu polemikler oldukça sert bir hal almış.
YAKUP KADRİ’NİN BAŞLATTIĞI KAVGA
Türk Edebiyatı’nın usta yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1929’da Milliyet Gazetesi köşesinde genç yazarlar hakkında kaleme aldığı yazısında, yazmaya hevesli muharirleri yerden yere vurur.
Onların ekmek yerine saman ve hamurla beslendiğini, dolasıyla onlardan nitelikli eserler beklenilmemesi gerektiğini yazar. Karaosmanoğlu’nun bu yazısından sonra özellikle ‘saman ekmeği yiyen nesil ’cümlesinden rahatsız olan üniversite öğrencileri ve genç yazarlar usta Yakup Kadri’yi protesto etmeye başlarlar.
Fatih-i Harbiye, Sözde Kızlar, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanlarının yazarı Peyami Safa, gençliğe yöneltilen bu eleştirilere karşı boş durur mu? Aynı tarihlerde Hareket Gazetesi’nde dişlerini bilemiş şekilde Karaosmanoğlu’na cevap verir.
“SİZİ DOYURMAK İÇİN AÇ KALDIK”
Safa, “Biz Sizden Değiliz” başlığıyla bir yazı yazar ve şöyle yanıt verir:
“Bugünkü gençlik onlara diyor ki: Cihan harbinde siz has (somun) ekmek yediğiniz için biz saman ekmeği yedik. Sizi doyurmak için aç kaldık. Sizi yaşatmak için öldük.”
“PUTLARI YIKIYORUZ”
Sabiha ve Zekerya Sertel’in çıkarttıkları Resimli Ay dergisinde usta şair Nâzım Hikmet “Putları yıkıyoruz” başlıklı bir yazı döşer. Hedefinde elbette Yakup Kadri vardır.
Nâzım bu, cevap vermezse olmaz.
Karaosmanoğlu hakkında şu ağır dizeleri yazar:
Behey! Kara maça bey!
Halka ahmak diyen sendin.
Halkın soyulmuş derisinden
Sırtına fırak giyen sendin.
Yala bal tutan beş parmağını
Beş çürük muz gibi,
Homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi.
Meydan senin…
Yaşanan kavgalar ideolojik olarak birbirlerine uzak olan Safa ve Hikmet’i birleştirir, dost olurlar. Fakat arkadaşlıkları uzun sürmez. Peyami Safa, 1935’te “Hafta” dergisinde usta şair için, su katılmamış bir burjuva ve en sahte komünist taraftarı olduğunu söyler.
Bunun üzerine Nâzım, “Bir provokatör Üzerine Hiciv Denemeleri” adlı yergi dolu şiirini yazar.
Okuyalım…
Bir düşün oğlum
Bir düşün ey yetim-i Safa
Bir düşün ki son defa anlayabilesin
Sen bu kavgada
Bir nokta bile değil,
Bir küçük, eğri virgül,
Bir zavallı vesilesin
NİHAL ATSIZ’DAN NÂZIM HİKMET’E EŞEK İTHAMI
Nâzım Hikmet, bir başka yazısında Namık Kemal’e ağır yüklenir. Bunun üzerine Nihat Atsız, 1935 yılında bir broşür hazırlar ve Nazım Hikmet’i “eşeklikle” itham eder. Kavgada bile söylenmeyecek laflar vardır ya tam da bu.Atsız sözlerine şunu ekler: “Eğer onun şiirleri çok okunuyorsa bu da okuyucu kütlesinin bozuk zevkli olduğunu gösterir.
Nazım Hikmetof Yoldaş! Sarı suratlı afyonkeş.
Kurtuluş savaşında düşman karşısına çıkacak yüreği olmadığı için Rusyaya kaçarak savaşın bitmesini beklemiş ve savaş bittikten sonra buraya bir kahraman(?) olarak dönmüştür.”
Ergül Tosun
Kitap sayfası için iletişim: [email protected]