Üroloji Uzmanı Dr. Serhat Onur, bölgedeki ihtiyaç sahibi hastalara derman olmayı sürdürüyor.
Gönüllüler Organizasyonu Sağlık Komisyonu Başkanı ve Üsküdar Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Onur, 2008’de arkadaşlarının “Afrika’ya safariye gidiyoruz” söylemi üzerine, nereye gittiğini bilmeden Afrika yollarına düştü.
Onur, ilk gidişinde bölgedeki zorlu şartlar nedeniyle “Bir daha hiçbir kuvvet beni buraya getiremez” dediği halde, Afrika’dan kopamayarak, muhtaç insanların dertlerine derman olmaya çalışıyor.
Serhat Onur, bu tutkunun bir dönem ailesinden bile öne geçmeye başladığını, çocuklarının Afrika hikayeleriyle büyüdüğünü aktardı.
‘BİR DAHA ASLA’ DEDİĞİ AFRİKA’DAN KOPAMADI
Afrika’ya ilk gidişinin arkadaşlarının “Safariye gidiyoruz” söylemi üzerine gerçekleştiğini ancak yaptığı zorlu yolculuğun ardından durumun farkına vardığını aktaran Onur, “O zaman ‘Senin ne işin var burada? Bir daha hiçbir kuvvet beni buraya getiremez’ derken 23 defa Afrika’ya gittik. Afrika böyle bir sevda. Oraya gittiğimiz zaman ameliyat ettiğimiz çocukların bakışı, anne ve babanın minnet dolu davranışları insanı Afrika’ya bağlıyor, hem de hiç kopmamacasına bağlıyor. Ondan sonraki aşamada hala şüphelerim vardı gider miyim, gitmez miyiz diye ama sonradan demek ki yaradan bizi öyle görevlendirdi. Ben hep diyorum bu dünya bir tiyatro, biz de bu tiyatroda verilen görevi oynamaya çalışıyoruz. Bize bu rol verilmiş.” diye konuştu.
Dr. Serhat Onur, bu seferberliğin hiç durmadan devam ettirilmesi gerektiğini, bunun içinde bölgeye hiç gitmeyen ya da gitmek isteyen hekimleri de teşvik ettiklerini, desteklediklerini dile getirdi.
SAĞLIK BAKANLIĞI KOLAYLIK SAĞLIYOR
Önceleri yıllık izinlerini kullanarak Afrika’ya gidebildiklerini ancak son dönemde Sağlık Bakanlığınca sağlanan görevlendirme ile bölgeye daha kolay ulaştıklarını ifade eden Onur, “İnşallah bu kervan yürümeye devam eder, sadece kişilere bağlı olmadan uzun soluklu olarak sürer. Bizim amacımız da bu. Şu anda kadar sadece benim yaptığım ameliyat bin 150 civarında. Afrika’ya bir seferde gittiğimizde yaptığımız ameliyatı Türkiye’de 6 ay civarında gerçekleştiriyoruz. Orada hastalarımız hazır oluyor. Gitmeden önce tüm hastalarımız iyi bir organizasyonla belirleniyor. Bu nedenle çalışmalar hızlı gelişiyor. Gittiğimizde çok canlı bir ortamda buluyoruz kendimizi. Hastalara sorduğumuz da 50, 100 kilometre uzaktan yürüyerek gelenler de olduğunu öğreniyoruz. Genelde araç yok, olsa da o araca verecek paraları yok.” değerlendirmesinde bulundu.
“BİZİM AFRİKA DÜŞÜNCEMİZDE MANEVİYAT VAR”
Serhat Onur, özellikle Afrika’nın kırsal bölgelerinde ilk gittikleri dönemlerde insanların kendilerinden uzak durduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“O dönemde onların beyaz ırka bakışlarının çok farklı olduğunu anladık. Bize hep uzak kalıyorlardı. Biz yaklaşıp çocukları sevmek istiyorduk ama bizden hep uzaklaşıyorlardı. Hele ki 1, 2 yaşındaki küçük çocuklar bizi görünce çığlığı basıyordu. Biz onlar için sanki bir korku filminden çıkmış gibiyiz. Bir süre sonra tabii artık bize alıştılar. Gittiğimiz bölgelerde bir Türk, beyaz algısı var. Allah’a şükür onların kafasındaki ‘beyaz insan’ algısını değiştirdik. Gelen beyazlar onları tamamen yürüyen madde olarak görmüşler. Bizi kabullendikten sonra kafalarındaki ‘kötü, sömürgeci beyaz, bizi mahveden beyaz’ algısını Allah’a şükür ortadan kaldırdık. Gittiğimiz bölgedeki Müslümanlar zaten hep ezilen Müslümanlar. Biz gidiyoruz selamün aleyküm diyoruz şaşırıyorlar. ‘Beyazın ağzından selamün aleyküm çıktı’ deyip bir şaşırıyorlar. Namazlarda tüm saflara dağılıyoruz. O zaman daha da şaşırıyorlar. Çünkü diğer ülkelerin Afrika düşüncelerinin arka planında maddiyat, bizimkinin ise maneviyat yatıyor. Biz Allah’a şükür bunu gösterebiliyoruz orada.”
“Bizde bu serüven bitmedi hala devam ediyor.” diyen Onur, Afrika’nın kendisine çok şey kattığını anlatarak, “Bir kere insanın nefsini dürten birçok şeyin ne kadar gereksiz olduğunu anlıyorsun, yani nefis terbiyesi… Bu çok önemli. Olmazın olmadığı zaman esasında daha mutlu olduğunuzu hissediyorsun.” diye konuştu.
Onur, Afrika’ada insanların olmazsa olmaz gibi bir düşüncelerinin olmadığını, insanların en temel ihtiyaçları olmadığı için günü birlik yaşadığını vurgulayarak, “Orada tevekkülü, sabretmeyi, nefsin oyunlarına gelmemeyi öğreniyorsunuz. Aslında çok önemli şeyler katıyor insana. Afrika’nın esasında bir sevda olduğunu düşünüyorum. Biz de Afrika’nın hadimliğine talibiz ve oraların hadimul şerifiyiz öyle diyelim. Bu yolda ilerleyen birçok arkadaşımız var inşallah bizden sonra da bu yollar devam eder.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.