Fransız Victor Hugo, ‘Bir İdam mahkûmunun Son Günü’ romanında ölüm cezasına çarptırılan isimsiz kahramanın etkileyici hikâyesini dile getiriyor.
Dünya Edebiyatı’nın romantik şairi ve yazarı Victor Hugo’nun 26 yaşındayken yazdığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, yazarın az bilinmesine rağmen önemli eserleri arasında yer almaktadır.
Hugo, romanında idam cezasının hem trajik hem de anlamsız yönüne dikkat çekiyor. Adam öldürmekten hapis yatan isimsiz kahramana verilen ölüm cezası onu her geçen gün biraz daha ölüme yaklaştırıyordu. Yazarın 1829 yılında yayımladığı kısa ve etkileyici romanı eleştirilerin odağında kurtulamadı.
Victor Hugo’nun etik değerler sarmalında ele aldığı kitap, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın, ilk örneği olma özelliğiyle öne çıkıyor. Hugo, kendi adını kullanmadan romanını yazmıştır. Bunun sebebi tam olarak bilinmese de, kitabın ilginç detayıdır.
Romanda anlatıcı ise mahkûmun kendisidir. Hugo, romanı yazmadan önce kimse böyle bir teknikten haberdar değildi. Ünlü yazar, edebiyat dünyasına birinci tekil kişiyi kazandırarak, yazarlara öncülük etmiştir. Romanı, Fransızcadan İlgi Kültür Sanat Yayınları’ndan Ebru Erener çevirdi.
Cumhuriyet ve demokrasi savunucu olan Victor Hugo 1802’de Paris’te dünyaya geldi. Yazar, ilk dönemlerde kral yanlısı politika güderken ihtilal sonrası ateşli bir Cumhuriyet taraftarı oldu, toplumsal olaylara ve politikaya çok yakın durdu.
Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi.
Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü, bir sene sonra Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu.
Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Nitekim henüz genç yaşında Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, adlı kitabını yazarak, dikkatleri üzerine çekmiştir. Ünlü edebiyatçı 22 Mayıs 1885’te Paris’te hayata veda etti.
Victor Hugo, eserinde idam cezasının kalkması gerektiğini yazarken, aynı zamanda bunun bir insanlık suçu olduğunu ifade etmiştir.
Yazar romanını yazdıktan yıllar sonra Cumhurbaşkanı seçilen sosyalist Devlet Başkanı François Mitterrand’ın girişimiyle idam cezası Fransa’da 1981’de kaldırıldı.
Fransız Edebiyatı’nın güçlü yazarları arasında yer alan romantik şair ve yazar yazdığı sosyal içerikli eserlerle adı ölümsüzleşmiştir.
Hücresinde cezasını çekmekte olan adsız kahramanın adını maalesef hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Romanı okurken yazarın kahramanının adını sona ya da kitabın ortalarına saklamıştır diye ümit ettim, ama hayal kırıklığı yaşadım.
“Sırtlan çığlıkları atan halk”
Ünlü yazar romanında dönemin Fransız toplumunun ölümlere karşı olan aldırmazlığını ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamalarını yeriyor. Cellatların elinde son bulan mahkûmların hayatlarını insanlar meydanlarda tiyatro izler gibi izlerler. Yazara kitabı yazdıran Grene Meydanı’nda izlediği bir idamdan sonra olmuştur.
Mahkûmun topluma yönelttiği tek eleştiri ise, “Sırtlan çığlıkları atan halk” cümlesi olur.
“Bilmiyor musunuz bayım, babam öldü”
Mahkûma, beş hafta önce idam cezasına çarptırıldığı bildirilir. Adsız karakter beş hafta boyunca ölüm gerçeğiyle baş başa yaşamaya başlar. Kurtuluş yoktur, hayatın ona sunduğu şans buraya kadardır.
Mahkûm ölüme giderken arkasında sevdiği üç kadını bırakır. Bunlar, kızı, karısı ve annesidir.
Mahkum, son defa kızı Marie’yi görmek ister. Fakat kız babasını tanımaz. Adam şankınlık içerisinde kızının kendisini hatırlaması için babasının kim olduğunu sorar.
Küçük Marie’nin dudaklarında şu yürek burkan sözler dökülür:
“Bilmiyor musunuz bayım, babam öldü.”
Yazar: Victor Hugo
Yayınevi: İlgi Kültür Sanat Yayınları
Çeviren: Ebru Erener
Türü: roman
Baskı yılı: 2018
Syf: 168
Kitabı satın almak için linki tıklayın:
D&R
Ergül Tosun
Kitap sayfası için iletişim: [email protected]