Orta Doğu tarih boyunca İngilizlerin oyunlarını oynadığı, planlarını çizdiği ve uyguladığı topraklar oldu. İngiltere için o bölgedeki en önemli figürlerden biri de Gertrude Bell’di.
İngiltere’nin en güçlü kadınıydı bir dönem için Gertrude Bell. “Kadın Lawrance, Çöl Kraliçesi” isimleriyle tanınan İngiliz casus, aslında Lawrcance’ın da büyüğüydü ve bugüne kadar uzanan karmaşıklığın sebebi de yine kendi olacaktı.
OXFORD’DAN ORTA DOĞU’YA
1868 yılında asil bir ailede dünyaya gelen Gertrude Bell, Tarih okumak için gittiği Oxford’u birincilikle bitirdi ve tarihi yazmaya Oxford sıralarında başladı. Tarih bölümünden mezun olduktan sonra arkeolojik faaliyetler gerçekleştiren Bell, aynı zamanda Arap kültürleri ve tarihine olan ilgisi nedeniyle bölge üzerine çalışmalar yürüttü ve maceracı ruhuyla Oxford’dan Bağdat’a uzanan bir serüveni başlattı.
KUDÜS İLE GELEN ORTA DOĞU SEVGİSİ
1899 yılında Kudüs’e gezi yapan Bell, burada Orta Doğu bölgesine büyük ilgi duymaya başladı ve Arap kültürünü tarihini tanımak, öğrenmek üzere çalışmalar yaptı.
Araplara karşı büyük bir ilgi duymaya duyan Bell, Arap çölleri ve çöl hayatları üzerine kitaplar yazdı. Bu “tutkusu” ona Araplar tarafından verilen “Çölün Kızı” ve “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” isimlerini getirdi.
ORTA DOĞU’YU KARIŞTIRAN KADIN
Bu üstün özellikle Bell için uzun solukla ve küresel dengeyi bile etkileyecek olan maceralara atılmasını sağladı. Defalarca seyahatlere araştırmalara çıkan Bell, İngiliz hükümeti tarafından da kısa süre içerisinde keşfedildi. Bell, Orta Doğu’ya gönderilerek burada bir dizi istihbari faaliyetlere imza attı.
Birinci Dünya Savaşı’nın çalkantılı dönemlerini burada en ateşli şekilde yaşayan Bell, burada İngiliz hükümetinin buyurduğu ayaklanmalar da dahil olmak üzere pek çok eylem dizisinin azmettiricisi olarak görev aldı.
Orta Doğu da İngiltere’nin gizli faaliyetleri için çeşitli görevler alan Bell, İngilizlerin aradan geçen yıllara rağmen halen aktif olduğu ve faaliyetlerini sürdürdüğü bu bölgedeki faaliyetlerinin planlayıcısı oldu.
LAWRANCE’NİN PATRONU
Ortadoğu ve İngiltere denilince akıllara gelen ilk isim Lawrance olsa da Bell, Lawrance’ın akıl hocası ve patronu konumundaydı. İnanması zor ama o dönemde İngiltere’nin tüm Orta Doğu politikasını inşa eden kişi Gertrude Bell oldu.
Bell’in verdiği direktifler Lawrance tarafından uygulanırken, Bell hep geri planda kalan “hoca” olarak faaliyet gösterdi. Araplar kendisine büyük ilgi ve sempati duyarken, o ise sinsi planlarla bölgenin altına çukurlar kazmış, bölgeyi felakete sürüklemişti.
KUKLA KRALLAR YARATTI
Lawrance’ın akıl hocası olan Bell bölgedeki çalışmalar kapsamında İngiltere’ye bağlı yöneticiler, valiler, krallar atadı. Bunlardan birinde Suriye’nin eski kralı olan Faysal, Irak’ın yeni kralı ilan edilmiş, adeta transfer görüşmesi yapan bir futbol kulübü başkanı gibi ülkelere kral transferleri gerçekleştirdi.
KALEM, CETVEL VE SINIR ÇİZİMLERİ
Bell için dilbilimci dedik. Bildiği 7 dili akıcı bir şekilde kullanabilen Bell, Orta Doğu’da Fransızca, İtalyanca, Türkçe, Kürtçe, Farsça ve Arapçayı kullanarak yüzlerce aşiret ve kabileyi Osmanlı’ya karşı ayaklanmaya teşvik etti. Bu ayaklanmalar neticesinde Orta Doğu toprakları Osmanlı’dan koptu, bölgenin sınırları yeniden çizilmek durumunda kaldı.
Orta Doğu’nun kaderini belirleyen bu kadın aynı zamanda günümüzde bölgede yer alan devletlerin konumlarını ve sınırlarını bizzat kendi belirlemişti. 1919 yılındaki Paris Barış Konferansı’na delege olarak katılan ve Irak devletinin sınırlarının belirlenmesi için çalışan Bell, günlüğünde yer alan kendi ifadeleriyle “Bu sabah tüm vaktimi Bağdat’taki ofisimde Irak’ın güney sınırlarını belirleyerek geçirdim. Çok güzel bir sabahtı…” notu yazmaktaydı.
AŞKI VE ÖLÜMÜ
Çöl Kraliçesi Bell’in kalbi, bu kadar vicdansızlığa rağmen büyük bir aşk ile sevgilisine bağlıydı. Aşık olduğu Binbaşı Dick Doghty-Willie’yi Çanakkale Savaşı’nda kaybeden Gertrude, Gelibolu yarımadasına özel izinlerle gelerek sevgilisini mezarında ziyaret eder ve intikam yeminleriyle Orta Doğu’ya geri döndüğü belirtiliyor.
Sevgilisini kaybettikten sonra yaşadıklarını kaldıramayan Bell, 1926 yılında 58 yaşında aşırı dozda ilaç içerek intihar etti. İntiharından geriye günlüğüne yazdığı “burada çok yalnızım, bu yalnızlıkla çok fazla devam edemem’’ notu kalırken, Bell Bağdat’da bulunan İngiliz mezarlığına gömüldü.