Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve ünlü aktör Kadir İnanır’ın rahatsızlıklarıyla gündeme gelen inmede kalıcı etkiler, ilk 6 saat yapılan müdahalelerle engellenebiliyor.
Beyinde büyük damarlarda tıkanma oluşması halinde, pıhtı eritici ilaçların kullanılamayacağı hastalarda damar içine girilerek pıhtının takılan stente hapsedilmesi esasına dayanan “mekanik trombektomi” yöntemiyle, pıhtı çıkartılarak felç ya da ölüm riski büyük oranda engellenebiliyor.
İLK 6 SAAT ÇOK ÖNEMLİ
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ardından ünlü sanatçı Kadir İnanır’la gündeme gelen “inme”de, ilk 6 saat içinde yapılacak girişimsel radyoloji yöntemleri uygulanarak gerçekleştirilen tedavi planlamasıyla, olası kalıcı hasar riski önleniyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Girişimsel Nöroradyoloji Öğretim Üyesi ve Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Kıvılcım Yavuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beyni besleyen damarlardaki ani tıkanmayla oluşan felç halinin “inme” olarak tanımlandığını söyledi.
DÜNYADA EN SIK İKİNCİ ÖLÜM SEBEBİ ‘İNME’
Erken fark edilen, uygun zamanda ve doğru olarak müdahale edilen hastalarda bulguların tamamının ya da bir kısmının geriye dönebildiğinin altını çizen Yavuz, “İnme dünyada olduğu gibi Türkiye’de de engelliliğin en sık sebebi olup, dünyada en sık ikinci ölüm nedenidir.” bilgisini verdi.
“İNME ZAMANA KARŞI BİR YARIŞTIR”
Yavuz, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2016 yılında 38 bin kişinin inme nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade ederek, “Bu sayınının yaklaşık 5 katı kadar kişi de inmeye bağlı çeşitli fonksiyonlarını yitirdi. İnme geçirenlerin çoğunluğu erken dönemde hayatını kaybetmese de ciddi kısıtlılıklarla bazen yatağa bağlı kalarak yaşamak zorunda kalmaktadır. İnme zamana karşı bir yarıştır.” diye konuştu.
İnmenin, konuşmada bozulma, konuşamama, konuşulanları anlayamama, anlamsız konuşma, vücudun bir yarısında ani his ve kuvvet kaybı ile uyuşuklukla kendini gösterdiğini dile getiren Yavuz, bunun yanı sıra yüzün simetrisinde ani bozulma, tek tarafta ani görme kaybı ya da görme alanının bir kısmında kısıtlılık, geçici görme bozuklukları, çift görme, baş dönmesi ve dengesizlik, bulantı-kusma ve yutma güçlüğü gibi durumların da söz konusu olduğu uyarısında bulundu.
Yavuz, bulguların hastaların bazılarında kısa süren atak halinde başlayarak kendiliğinden düzelebildiğine işaret ederek, “Geçici iskemik atak olarak isimlendirilen bu durum, beynin beslenmesinin geçici olarak kesintiye uğradığı ve daha şiddetli bir inmenin habercisi olabileceği anlamına geliyor.” dedi.
HASTALIK RİSKİ YAŞLA DOĞRU ORANTIDA ARTIYOR
Bu aşamada, geçici atakların nedeninin bulunup tedavi edilerek, hastaların inme geçirmesinin önlenebildiğine dikkati çeken Yavuz, hastalık riskinin yaşla birlikte arttığını söyledi.
Prof. Dr. Yavuz, obezite, hareketsiz yaşam, yüksek tansiyon, kalp ritim bozukluğu, diyabet, sigara kullanımı ve kolesterol yüksekliğinin damar duvarının ve elastikiyetinin bozulmasına, kalınlaşmasına ve plakların oluşmasına yol açarak inme gelişimi için zemin hazırladığını vurguladı.
Yavuz, geçici atak geçirenlerde kalıcı hasar oluşturabilecek felcin önlenmesi için özel koruyucu tedbir ve tedaviler uygulandığını anlattı.
Öncelikle hastanın atak geçirmesine neden olan hastalığı tespit etmek için doppler ultrason, bilgisayarlı tomografi, anjiyografi, MR anjiyografi, EKO, Holter gibi uygulamaların yapılarak tanı konulduğunu belirten Yavuz, “Bu arada kan basıncı kontrolü, kolesterol ve lipid düşürücü ilaçlar, kan şekerinin normal aralıklarda tutulması, sigaranın bırakılması, yaşam tarzının değiştirilmesi hedefleniyor. Gereklilik halinde kan sulandırıcı ilaçlar da tedaviye ekleniyor.” dedi.
KAROTİS STENTLEME İLE İNMEYE ‘DUR’ DENİLİYOR
Prof. Dr. Yavuz, geçici atağın, şah damar ya da beyne giden ana damarlardan birinde darlığa bağlı olması durumunda, darlığın girişimsel stentleme (karotis stentleme) yöntemiyle tedavi edilerek gelecekte inme geçirilmesinin önlenebildiğini kaydetti.
Sadece kendisinin yılda 100’ün üzerinde hastaya karotis stentleme yöntemini uyguladığını aktaran Yavuz, “Bu sayede hastalarımızın inme geçirmeleri önlendi.” dedi.
İnme geçirdiği anlaşılan kişinin tedavisinde ilk saatlerin çok önemli olduğuna dikkati çeken Yavuz, şöyle konuştu:
“Hastanın şikayetleri başladıktan sonraki ilk 4-6 saat içinde tedavinin yapılması, beyin dokusunun kalıcı hasara uğramaması için çok önemli. Bu zaman aralığında donanımlı bir inme merkezine getirilerek tanı alan hasta, pıhtı eritici ilaç uygulaması veya girişimsel olarak tıkanan damar içindeki pıhtının çıkarılması yoluyla tedavi edilmeli.”
Prof. Dr. Yavuz, Avrupa İnme Organizasyonu (ESO) tarafından, büyük damarları tıkayan pıhtı gelişmesi ve damardan pıhtı eritici ilaçların kullanılmasının mümkün olmadığı hastalarda anjiyografik girişimle (mekanik trombektomi) pıhtı çıkarma işleminin yapılmasının önerildiğini söyledi.
YÖNTEM GENEL ANESTEZİ UYGULANARAK GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Bu yöntemin Türkiye’de de başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini vurgulayan Yavuz, yöntemin çoğunlukla genel anestezi altında yapıldığını belirtti. Yavuz, yönteme ilişkin şu bilgileri verdi:
“Çoğunlukla kasıktan, ince iğne ile girilerek, ince boru sistemleri (kateter) ile tıkalı olan damara boyar (kontrast madde) maddeler verilerek ulaşılıyor.
Damarı tıkayan pıhtının yeri tam olarak belirlendikten sonra bu işlem için geliştirilen, beyin damarları için özel olarak üretilen stentler, uygun teknikle pıhtı içine yerleştiriliyor ve pıhtının stent içine oturması bekleniyor. Bekleme süresi dolduktan sonra pıhtıyı içine alan stent çekilerek, damarın kısmen ya da tamamen açılması sağlanıyor.
Bu işlem ilk seferde başarılı olmazsa bir kaç kez tekrar edilerek damardaki pıhtı çıkarılıyor. Bu yöntemle tam açıklık sağlanamadığı veya tıkanıklığın altta yatan bir darlığa bağlı olduğu durumlarda stent kalıcı olarak yerleştirilerek tam açıklık elde ediliyor.”
Yavuz, eski CHP Genel Başkanı Baykal’ın tedavisinde de mekanik trombektomi ve stentleme uyguladığını anımsattı.