Mahkeme salonlarında yaşananları müthiş bir ciddiyetle kağıdın hamuruna yoğurmuş yazar, John Ray Grisham’ın hayat hikayesidir.
Ruhu içine hapseden kurgulardan doğurduğu eserleriyle tanınan adam, John Ray Grisham. Kitaplarına bir kez el sürmüşseniz, artık geri dönüşünüz yoktur; o kitap, mutlaka bitecektir. Yeri gelir hüzünlendirir, yeri gelir meraktan deliye çevirir; ama mutlaka kafanızı karıştırır.
Eğer onu bir kere bile okumadıysanız, belki de hikayesinden başlamalısınız…
Çocukluğu ve eğitim hayatı
John, 8 Şubat 1955’te Jonosboro, Arkansas’ta beş kardeşin en küçüğü olarak dünyaya geldi. Babası inşaatta çalışıyordu, işi nedeniyle sık sık taşınıyorlardı. Babasını hep çok özlüyordu. Kim bilir belki ilişkileri, belki de babasının kendisi John’dan uzaktı sanki.
Sonunda Mississippi Southaven’e yerleştiler ve John işte burada büyüdü. Hareketli bir çocuktu. Lisede bir jokeydi ve oynadığı takım üçüncü oldu. Tam bir beyzbol tutkunuydu aslında, ama hücum yeteneğini bulamamıştı bir türlü bünyesinde. Oysaki bu konuda kariyer yapmayı çok isterdi. Bütün bu spor sevdası lise yılarında kalacaktı…
Akademik eğitim alma zamanları geldiğinde John sporla hiç ilgisi olmayan bir yöne dönmüştü yüzünü; muhasebe. Ama bu kadarla yetinmeyecekti. Muhasebe konusunda lisans derecesini aldı ve sonra hukuk alanına geçmeye karar verdi. 1981’de Mississippi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladı.
İçinde susturamadığı sesler vardı. Evet, bir avukat olmuştu. Ancak bu mesleği daha çok mahkeme salonunda yaşanan olayları merak ettiğinden seçtiğini söylemek yanlış olmazdı. John, hafızasında ve kaleminde biriktirdikleriyle bir gün bestsellerler arasında sayılan bir yazar olacaktı…
John evlendi
John okulunu tamamladığı yıl Mayıs ayında Renee Jones ile evlendi. Çiftin bu evliliğinden 2 çocuğu oldu.
John aşka kapılmış, kariyerinden önce kendine bir aile inşa etmişti. Oğlunun sporcu yanıyla ilgilenirken sportif günlerine dönecekti mesela. Yılın yarısını bir yazar olarak geçirirken, diğer yarısında da oğlunun basketbol takımıyla ilgilenecekti.
John, ailesine mükemmel bir baba olurken, her zaman inançlı bir baptist olacaktı. Her Pazar kiliseye giderken sakal tıraşını da mutlaka olacaktı.
İş hayatı
John okulunu bitirmiş ve evlenmişti. Artık kariyerine başlamak için fazlasıyla hazırdı. Siyasi girişimlerde bulunurken bir yandan da Ceza Avukatı olarak yaklaşık 10 yıl çalıştı. Standart ücretleri uyguluyor, bir kuruş fazlasına göz koymuyordu. Bir yandan gözlemlerinden küçük hikayeler yazmaya başlamıştı.
Ocak 1984’ten Eylül 1990’a kadar John, Missisippi’deki Temsilciler Evi’nde görev aldı. İlk romanını da 1984’te yazmaya başlamıştı. Adını “Öldürme Zamanı” koydu. Artık mahkeme günleri gözlemlerini kaleminden akıtma zamanı gelmişti demek ki.
Yazarlık zamanları
John, yazmaya başlamıştı. Ancak attığı ilk adımın ürünü ve sonrasındaki bir diğer adımın daha sonucunu alamamıştı.
1 yıl sonra üçüncü kitabını yazmaya başladı. Bu kez olmuştu; “Jüri” adını verdiği kitabını zorlu bir yayınevi arayışının ardından Wynwood Press yayımladı. Nisan ayıydı ve kitabı üzerinden geçen bir yılda sadece 5000 adet sattı.
Bu yazarlıktan vazgeçmek için bir sebep olabilirdi; ama John vazgeçmeyi aklından bile geçirmedi. Onun yerine daha çok yazdı. Elbet bir gün yazdıklarını daha çok insan fark edecekti…
“Şirket” ile gelen başarı
John, 1988’de “Şirket” adını verdiği romanını yayımladı. Çok büyük başarılarının ilk adımıydı. 7 milyondan fazla sattı. “Şirket”in senaryolaşması için Paramount Pictures tam 6 yüz bin dolar ödedi. Film, 1993’te çekildi. 2012’de ise, “Avukat Mitchell McDeere ve ailesinin hikayesi 10 yıl sonra film ve roman olarak devam ediyor” açıklaması yapılarak TV dizisine uyarlandı.
John’un yolu artık açılmıştı. Atlaması gereken eşiği başarıyla geçmişti. Bu romandan sonra artık her kitabı başarılara imza atacaktı.
Bundan sonra diğer sekiz romanı, “Gaz Odası, Müşteri, Boyalı Ev, Pelikan Dosyası, Çılgın Yılbaşı, Yağmurcu, Jüri ve Öldürme Zamanı” da filme uyarlandı. Ayrıca kitapları 29 dile çevrildi ve dünya çapında yayımlandı.
Romanlarının özellikleri
John, hemen her romanında yeni mezun bir avukatı başkahraman edindi. Bütün olaylar bu avukatın etrafında gelişiyordu. Genellikle mesleğinde hızla yükseliyor ya da çok para kazanıyordu.
Avukatların bir diğer ve en önemli özelliği de, alt sınıftan geliyorlardı ve babaları yoktu. En çok bu sebepten John’un babasızlıkla ilgili bir imtihanı olup olmadığı sorgusu takılıyordu insanın aklına.
Ödülleri ile John Ray Grisham
John, belki de tahminin çok ötesinde başarılar kazanmıştı. Özellikle 2008’den sonra kitapları dünya çapında 250 milyondan fazla sattı.
“Galaxy İngiliz Kitap Ödülü”ne layık görüldü. Ayrıca, tek baskıda 2 milyon satan üç yazardan birisi oldu. Diğer ikisi ise, Tom Clancy ve J. K. Rowling oldu.
Aslında basit öyküler yazarak başlamıştı; sonrası geldi. John Ray Grisham bunu şu cümlelerle anlatmıştı: “Bir avukat olmamış olsaydım, ilk öyküyü şimdiye kadar yazmış olmamdan ciddi olarak şüheliyim. Ben asla bir yazar olmayı hayal etmedim. Sadece bir duruşmaya tanık olmak için yazmıştım”.
Takıntıları, hayalinin ötesindeki yaşamı ve cümleleriyle bir John Ray Grisham geçiyor bu dünyadan…
İyi ki…
Damla Karakuş
[email protected]
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.