Dünyanın ilk telgraf denemesi 1839 yılında padişah Abdülmecid devrinde Beylerbeyi Sarayı’nda gerçekleştirilmiş, modern iletişim tarihinin temelleri Osmanlı topraklarında atılmıştır…
Enes Taha Ersen / [email protected]
1839 yılına kadar dünyada insanların iletişim problemleri bulunuyordu. mektuplarla iletişim gerçekleştiren insanlar ilk kez o yıl uzak mesafeleri kısa sürede birbirine bağlayan bir icat ile tanıştı:
ABD’li mucit profesör Samuel Morese’un telgrafı…
AVRUPA’NIN BURUN KIVIRDIĞI ALET
Profesör Morse, uzun yıllardan beri üzerinde çalıştığı, uzun mesafeleri birbirine bağlayan, daha kısa sürede iki kişiyi birbiriyle görüştürecek olan aleti 1839 yılında Paris’te, yakın arkadaşı Chamberlein ile birlikte icat etti.
Bu icat düzgün bir vaziyette çalışıyor, olsa da aleti pazarlayabileceği ülkeyi bir türlü bulamıyordu. Avrupa’ya, Amerika’ya ve daha bir çok ülkeye bu alet ile teklif götüren Morse’un bu icadı, özellikle Avrupa tarafından kabul görmemiş, Avrupalı yetkililer burun kıvırmışlardı.
Morse icadından emindi, ancak aradığı desteği bulamadığı için üzülüyordu. Çareyi Osmanlı’da, İstanbul’da buldu.
TELGRAF İSTANBUL’DA DENENDİ
Morse’nin yakın arkadaşı ve telgraf aletinin bir diğer mucidi olan Chamberlein, Paris’ten İstanbul’a gelerek alet için Osmanlı’dan destek istedi. Saray’a teklif yapmadan önce İstanbul’da öğretmen olan ünlü tarihçi Cyrus Hamlin ile görüşen Chamberlein cihazın denemesini görmek istedi. Gerekli olan aletleri temin eden Chamberlein, düzenek kurarak telgraf aletini denedi ve cihaz başarılı olarak çalıştı.
Alet mükemmel düzeyde çalışmıyor, hatalar oluşuyor olsa da başarı düzeyi yüksekti. Üzerinde yapılacak tekniki ayarlamalar ile nizami çalışma stiline getirilen cihaz, İstanbul hükümetine teklif edilecekti, ancak engeller ortaya çıktı…
CHAMBERLEIN’İN ÖLÜMÜ
Telgraf cihazının mükemmel hale gelmesi Viyana’ya, Morse’a götürmek isteyen Chamberlein bir vapur ile İstanbul’dan ayrıldı. Geminin Tuna nehri üzerinde fırtınaya kapılması ile batması sonucu gemi batarken, hem cihaz hem de Chamberlein sulara gömüldü…
TELGRAF YENİDEN İSTANBUL’DA
Chamberlein’in ölümü ile derin bir üzüntüye kapılan Morse, çalışmalarını ABD’li Profesör Lawrance Smith ile birlikte çalışmalarını sürdürdü. ABD’den gelirken telgraf aletinin bir örneğini getirten Morse, Smith ile birlikte İstanbul’a gitti ve çalışmalar aldığı yerden devam etti.
Hamlin’in görevli bulunduğu okulda çalışmalar gerçekleştiren Morse ve Smith, burada cihazın eksik ve hatalı parçalarını muntazam hale getirerek aletin nizami çalışmasını sağladı. İlerleyen zamanlarda daha çok geliştirilen alet kusursuz olarak çalışmaya başladı, profesyonel olarak ilk deneme için kurulan istasyonlardan başarılı sinyaller alan mucitler, sonrasında Türk hükümeti ve Sultan Abdülmecid tarafından kabul edilmekle onurlandırıldı.
SULTAN’IN HUZURUNDA
Sultan Abdülmecid’in kendilerini kabul etmesi konusunda büyük mutluluk yaşayan ABD’li mucitler, ABD elçisinin nezaretinde Beylerbeyi Sarayı’na getirildiler. Saray’da büyük bir misafirperverlik ile karşılanan Smith ve Morse’a lokum, kahve ve sigaralar ikram edildi.
Bir süre sonra padişahın huzuruna çıkartılan ABD kafilesi Sultan’ı büyük bir ilgisi ile karşılaştılar. Sultan Abdülmecit, mucitlere çalışmalarından ötürü methiyeler dizdi, çalışmalarından ötürü kendilerine teşekkür etti.
Tanışma merasiminin sonrasında Sultan’a cihazın çalışma prensibini anlatan mucitler, alfabe işaretlerinin kullanımını, sembolleri ince ince açıkladı. Sultan da, normal, meraklı bir vatandaş gibi mucitleri ilgiyle dinledi ve “demek ki her lisan için kullanılması mümkün. Bizim için daha kullanışlı olur; çünkü Türkçe alfabede otur iki harf var dedi”…
İLK DENEME VE SULTANIN DİKKATİ
Beylerbeyi Sarayı’na getirilen telgraf cihazları iki farklı odaya kurularak deneme işlemlerine başlatıldı. Bir odadan yollanan cihazlar, diğer odada bulunan Padişah ve mucitlere iletilirken, Padişah da gelişmekte olan durumu yakinen takip ediyordu.
İlk deneme mesajı olarak yollanan “Fransız gemisi geldi mi” notunun iletilmesi gerçekleşirken Padişah Abdülmecit “Çok iyi. Maşallah, maşallah” diye tepki verdi. Bir ara gelen notta bir hata fark eden Abdülmecit “Şurada bir hata olmadı mı? Cümlenin anlaşılması için harflerden birinin L olması lazım. Cihaz biraz hata yapıyor ancak mana anlaşılıyor” dedi…
İKİNCİ DENEME VE SABOTAJ GİRİŞİMİ
Sultan bu deneme karşısında duyduğu memnuniyeti dile getirirken, onlardan ikinci bir deneme daha yapmalarını istedi. Bu durum karşısında büyük mutluluk yaşayan mucitler, ertesi gün yeni bir deneme yapabileceklerini söyledi.
Bir sonraki gün yeniden saraya gelen Smith ve Morse ikinci denemelerini gerçekleştirdi. Hem de devlet erkanı karşısında. Adeta bakanlar kurulu karşısında bir sınav veren bilim adamları, bu sınavlarını başarıyla geçtiler ancak küçük bir aksaklıkla…
Kendilerinin gelişiyle “misyonerlik” korkusu yaşayan bir kaç işgüzar Smith ve Morse’un yaptığı cihaza sabotaj uyguladı. Sabotaj sonucu telgraf aletinin bir teli koparken, telgraf geçilmesi için verilen metnin yapıldığı kadarıyla kusursuz olduğu ortaya çıktı…
TELGRAF İSTASYONLARI DİKİLECEK
Telin kopması sonucu hüsrana boğulan Morse ve Smith Padişah’tan beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Durumun farkına varan Sultan Abdülmecit, İstanbul ve Edirne arasında bir hat kurma talebinde bulundu. Aldığı fiyatın oldukça ucuz odluğuna kanaat getiren Abdülmecit, hattın yaptırılmasına karar verdi.
Abdülmecit kendilerine ne ödül verilmesini talep edince, Smith ödülün Morse’a verilemsi gerektiğini, mucidin o olduğunu belirtti. Bu durum karşısında Padişahın imzasını taşıyan bir berat Morse’a verilirken, kadife kese içerisinde elmaslı bir madalya ile bilim adamı ödüllendirildi.
GEÇ GELEN İLGİ VE HÜSRAN
Telgrafın mucidi Samuel Morse’a verilen berat ve madalya bütün dünyada büyük ses getirdi ve Avrupa’dan ABD’ye dünyanın her yerinden teklifler, beratlar ve madalyalar Morse’a verildi.
Tüm dünyadan önce Türkiye’de uygulanan telgraf, Osmanlı içindeki hain yapılaşma tarafından durduruldu. Özellikle deney sırasında telgrafın telini kopartan bir paşa gibi birkaç kişi nedeniyle yapılan telgraf girişimi, yarıda kaldı, tamamlanamadı. aradan geçen yıllar sonrasında ise patlak veren Kırım Savaşı sırasında telgraf bir zaruret haline gelmiş, dünyanın dört bir yanına kurulmuştu…