‘Cennet ve cehennem, ölüm ve yaşam’ tasviri taşıyan fresklerin yer aldığı şapelin ardından şimdi de manastıra gelecek saldırılar için bir ileri karakol görevi yapan ‘Gözetleme Şapeli’ ortaya çıktı.
Sümela Manastırı’nın Komnenoslar’ın ileri karakolu olduğunu belirterek manastırın etrafında ve ormanlığın içerisinde halen daha bazı yapılara rastlandığını söyleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse, şapel ile ilgili açıklamalarda bulundu.
İÇİNDE ESKİ FRESKLER BULUNUYOR
Köse, “Hemen manastırın karşısında köprünün ayağında yerini tarif etmek istemiyoruz definecilere yol göstermek için ama küçük bir şapel daha var. Kayaların içerisinde şapelde eski freskler bulunuyor. 8. ve 9. yıllara ait olabilir. Haberleşme sisteminin bir parçasıdır. Zikzaklı bir şekilde vadi boyunca haberleşme sistemi Livera köyündeki gözetleme kulesine kadar birbirleriyle haberleşebilecek şekilde ve vadideki olağan dışı gelişmeleri manastıra ve Trabzon’a bildirerek tedbir alınmasını sağlayacak şekilde kurulmuştur. Bu anlamda Sümela Manastırı’nın etrafında ve ormanlığın içerisinde halen daha bazı yapılara rastlanıyor.” dedi.
“KÜÇÜK ŞAPEL ŞAHİN YUVASI NİTELİĞİNDE”
‘Gözetleme Şapeli’nin Kapadokya’daki yamaçlara kurulmuş küçük kiliseleri andırdığını dile getiren Köse, “Şapelin yapılış tarzı, yer seçimi ve mimarisi Kapadokya üslubunu hatırlatır niteliktedir. İçinde halen fresk kalıntıları bulunan şapelin, fresklerinin üslubu keşiş hücreleri üst kısımdaki şapeldeki basit stili ile benzerdir. Kaya bloğunun ortasında; iki metre uzunluğunda, bir buçuk metre genişliğindeki düz alana şapel şeklinde inşa edilen yapı, gözetleme noktası olarak da kullanılmış olmalıdır ve zeminden yaklaşık dört metre yükseklikte olduğu için yapıya merdivensiz ulaşılması mümkün değildir. Muhtemelen Sümela’nın güvenliği ile birlikte yakınından geçmekte olan yolun gözetlemesinde de kullanılan bu küçük şapel, bir şahin yuvası niteliğindedir ve Kapadokya’daki yamaçlara kurulmuş küçük kiliseleri andırmaktadır.” şeklinde konuştu.
“DEFİNECİLERİN HIŞMINA UĞRAMAKTAN KURTULAMADI”
Gözetleme şapelinin ibadet yeri olarakta hizmet verdiğini dile getiren Köse, “Çam ve defne ağaçlarının arasında saklanmış olmasına rağmen bu şapel de maalesef anıları ile birlikte definecilerin hışmına uğramaktan kurtulamamıştır. Defineciler tarafından tahrip edilen şapelin, beşik tonoz örtüsü ve giriş yönündeki duvarı tamamen yıkılmakla birlikte, apsisindeki İsa figürü boyamasının çok az bir kısmı görülebilir durumda. ” dedi.
“KEŞİŞLER İBADET YERİ OLARAK KULLANDI”
Issız bir noktaya inşa edildiğini söyleyen Köse, “Sümela’nın karşısına yapılan şapel, gözetleme kulesi görevinin yanında keşişler için ibadet yeri olarak dahi hizmet etmiş olmalıdır. Sümela’yı güney doğusundaki karşı yamaçlardan gören şapel, gözetleme kulesi de Sümela Manastır kompleksi kurulmadan önce bölgede küçük şapel ve gözetleme kulelerinin var olduğunu düşündürmektedir. Bugün kullanılmakta olan karayollarını yok sayarsak, 4. yüzyıllarda sırf bir Manastır kurmak için Sümela’nın bulunduğu sarp kayaya tırmanılması pek anlam ifade etmemektedir. Kaldı ki, o dönemde Trabzon’dan Sümela’nın bulunduğu bölgeye hiçbir yol kullanılmadan varılması en az bir hafta sürecektir. Krom ve İstavri üzerinden Kulat hanları aşılarak Sümela’ya varılması çok daha kolaydır ve manastır aynı zamanda buradan geçmekte olan antik yolların da güvenliğini sağlamaktadır.” ifadelerini kullandı.