Alucra Demirözü Köyü

65 yıl sonra ortaya çıkan şiir

65 yıl sonra ortaya çıkan şiir
Bu haber 05 Mart 2018 - 14:30 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Nazım Hikmet’in 1953’te Sovyet Lideri I. V. Stalin’e ithafen yazdığı “Hatırlıyorum” adlı şiiri ilk kez Türkçe yayımlandı.

Nazım Hikmet

İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nden Dr. Mehmet Perinçek, Rus arşivlerinde yürüttüğü çalışmaları ile tanınıyor ve Toplumsal Tarih Dergisi’nde her ay makale yayımlıyor. Mart sayısı için ise, Nazım Hikmet’in Sovyet Lideri I. V. Stalin için yazdığı “Hatırlıyorum” şiirine yer verdi.

Nazım’ın bu şiiri, Stalin’in ölümünden 5 gün sonra, yani 10 Mart 1953’te Sovyet Yazarlar Birliği’nin gazetesi olan “Literatunaya Gazeta”da (Edebiyat Gazetesi) yayımlanmıştı. Ancak hiçbir zaman Türkçeye çevrilmeyen şiir, ilk kez Türkçe yayımlanmış oldu.

65 yıl sonra ortaya çıkan şiir

(Stalin)

Orijinali “Vspominayu…”

Stalin’in ölümü üzerine yazılmış şiirler “Stalin v Serdste” (Kalpteki Stalin) adlı kitapta, orijinal adı “Vspominayu…” ile Rusça olarak yayımlandı.

Daha sonra da 1953 baskısı Seçme Eserleri’nde yine Rusça olarak yer aldı. Dr. Perinçek, makalesinde, bu baskıda Nazım Hikmet’in şiiri gözden geçirdiğini, kimi ekler yapıP bazı ifadeleri de değiştirdiğini aktardı. Bazı dizeleri birleştirmiş, bazılarını ise ayırmıştı.

65 yıl sonra ortaya çıkan şiir

İki şiir daha

Ayrıca Dr. Perinçek, Nazım’ın o dönemde yaşadığı Sovyetler Birliği’nde Stalin’in ölümü üzerine iki şiir yazdığı bilgisini de paylaştı. Bir tanesini 6 Mart 1953’te yazmış ve ona “5 Mart 1953” adını vermişti. Bu şiir de ilk kez Rusça çevirisi ve “O Nyom” (Ona Dair) başlığı ile Sovyet Yazarlar Birliği’nin aylık dergisi “Novıy Mir” (Yeni Dünya) Nisan 1953 sayısında yayımlandı. Daha sonra “5 Mart 1953 Goda” (5 Mart 1953) başlığı ile yine Rusça olarak Seçme Eserler’de yer aldı. 1954’te Sofya baskısı “Seçilmiş Şiirler” kitabında ilk kez Türkçe yayımlandı. Türkiye’de ise, Bulgaristan – Sofya baskısı üzerinden tanındı.

65 yıl sonra ortaya çıkan şiir

Hatırlıyorum

İşte 65 yıl sonra ilk kez Türkçeye Dr. Perinçek tarafından çevrilen “Hatırlıyorum” şiiri…

“Hatırlıyorum.

On sekiz yaşımdayım.

Anadolu’dayım.

Anadolu savaşmakta.

Yol boyunca gidiyoruz.

Sıcak. Gölge yok.

Diyor ki yol arkadaşım

Köylü Mehmed:

“Yakında acılarımız dinecek,

Bolşevikler yardım ediyor bize,

Lenin ve Stalin.

Dökeceğiz

gavuru denize.”

Hatırlıyorum.

Moskova’dayım.

Okumaya gelmişim

Üniversiteye,

Onun adını taşıyan.

O gelir,

Otururdu bizimle…

Getirmişti belki de postallarında

Tsaritsın çarpışmalarının tozunu.

Bu ceketti belki de üstündeki

Petrograd’ı kurtardığında.

…Aklımda

Kapkara bıyıkları,

Sakin, dikkatli bakışı.

Nasıl da cesur ve genç!

Öğretmenimiz,

Arkadaşımız,

Geliyor,

Avuçlarının içinde taşıyarak

Lenin’in ellerinin sıcaklığını.

Hatırlıyorum.

Kızıl Meydan. Kar.

Bin dokuz yüz yirmi dört yılı.

Bir adam asker kaputlu

Omuzlamış Lenin’in tabutunu.

Hatırlıyorum bu kayalaşmış suratı.

Beyazlaşmış gibi şakakları.

Kardan olabilir mi?

Hayır. Ayrılıktan.

Tuttuğu yastan.

Hatırlıyorum.

İstanbul’dayım.

Matbaada.

Gece.

Basıyoruz anayasayı.

Dizgicinin parmakları

Türkü söyler gibi.

Ertesi gün sabah

Türkiye’nin binlerce insanı

Okuyor bu satırları.

Ve artık onlar için,

Gün daha aydınlık,

Denizin enginliği daha mavi

Ve bir gün

Onların topraklarında da

Yaşanacak

Böylesi bir bayram.

Hatırlıyorum.

Bursa’dayım. Hapishanede.

(Gelmiyor aklıma,

Hangi seneydi)

Yoldaşlar göndermişti onun portresini,

Bir Fransız gazetesinden kesilmiş.

O, ulaştı bana kadar.

Buldu yolunu.

Parmaklıkların ve duvarların arasından

Sızdı.

Beyaz üniforması üstünde,

Yıldızlarıyla göğsünde,

Gülümsüyordu başkomutan.

Belli ki çekilmişti bu fotoğraf,

gri kubbesinde

Reichstag’ın

Belirdikten sonra

Üç Sovyet askeri

Ellerinde

Askerî

Kızıl sancakları ile.

Ve bir kez daha,

Volga’da,

Birkaç sene sonra,

Stahanovcu şoför Tasya’nın kabininde

Gördüm

Portrenin birebir aynısını;

O, devam ediyordu gülümsemeye.

Kısa bir süre önce de

Pekin’deyken,

Biz, kongre delegeleri,

Gördük

Onun son fotoğrafını

XIX. Kongre’nin kürsüsünde.

Duruyordu yanımda –

Kolsuz Koreli bir asker,

Fransız bir dizgici

Ve Hintli bir şair.

Dedim ki:

“Babamız genç!”

“Gördüm onu Moskova’da, – dedi Fransız, –

Delikanlı gibi çıkıyordu merdivenleri!”

Ardından mahcup bir şekilde dedi ki

Genç Koreli asker:

“O,

İnsanlığın hayali.

Hayal dediğin

Yaşlanır mı hiç?”

Hintliyse dedi ki:

“O, komünizm gibi

Ülkesinin çoktandır yol aldığı;

Ve komünizm

Sonsuz hayattır,

Sonsuz gençliktir,

Sonsuz bahardır”.

POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA