Aydın Doğan, Doğan Medya’da yuvalanmış bir grup eski tüfek romantik solcunun kurbanı oldu, kötü bir muhalefet sergiledi ve medyadan çekilmek zorunda kaldı.
Aydın Doğan, Erdoğan Demirören’le anlaşmaya vardı. Daha önce sattığı Milliyet ve Vatan gazeteleri gibi Hürriyet, Posta, Kanal D ve CNN Türk’ü de bu gruba sattı.
Satış işlemleri sonrası elinde hiçbir medya organı kalmayan Aydın Doğan medyadan çekilmiş oldu.
28 ŞUBAT DÖNEMİNDEN BERİ SİYASETİ DİZAYN EDİYORDU
28 Şubat dönemi, vesayetçi askerlerin sesi gibi hareket eden, başörtülü öğrenciler üniversite kapılarında yerde sürüklenirken alkış tutan Doğan Medya, siyaseti dizayn etme alışkanlığından bir türlü geçemedi.
Aradan yıllar geçti ve evet Aydın Doğan kaybetti.
15 YIL ÖNCE HER ŞEY ÇOK FARKLIYDI
Çok değil 15 yıl öncesine kadar Aydın Doğan Türkiye’nin en güçlü isimlerinden biriydi. Gazete ve televizyonları üzerinden yapılan operasyonlarla hükümetler kuran/deviren Doğan, dilediği gibi Türk siyasetine yön verebiliyordu.
BAŞBAKAN’I ELLERİ CEBİNDE KARŞILIYORDU
Öyle ki Türkiye’nin seçilmiş başbakanı olan Mesut Yılmaz’ı, evinde günlük kıyafetlerle karşılayabiliyor, fazladan bir saygı gösterme gereği dahi duymuyordu.
(Yine bir Hürriyet manşeti ve Meclis’te, yani seçilmiş milletvekillerimizce alınmış karar nasıl da yerin dibine sokuluyor)
Bugün Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’la ilgili de belediye başkanlığı dönemindenden beri attığı/attırdığı manşetler hala hafızalarda: Muhtar bile olamaz!
İKTİDARA SAVAŞ AÇTILAR
AK Parti iktidarları, girdiği hemen her seçimde oylarını artırarak siyasi istikrarını perçinlerken, Aydın Doğan’ın gazetecileri komünizm artığı ülkelerde dahi etkisi kalmamış muhalefet taktikleriyle siyasi iradeye karşı savaşa girişiyordu.
(Daha geçen ay, Türk ordusu Afrin’de teröristlerle çarpışırken Pentagon’un sözcülüğünü yapan da Hürriyet’ti)
GAZETECİLERİN TAHRİKLERİNE KANDI, BEDELİNİ KENDİSİ ÖDEDİ
İktidarın politikalarına muhalefet etmek bir yana, kan davasına dönüşen Doğan Medya – AK Parti savaşında, nice ‘duayen’ adıyla anılan gazeteciler Aydın Doğan’ı da yanlış yönlendirdi. Doğan’ın yatırımlarıyla kendileri lüks hayat yaşayan o gazeteciler, Türkiye’nin seçilmiş iktidarıyla bel altından savaşmaya kalkıştı ama bedelini yalnızca kendileri ödemedi, patronlarına da ödettiler.
Aydın Doğan önce emekliye ayrıldı, şirketlerini kızları arasında bölüştürdü ve kenara çekildi. İktidarla ne kadar uğraşmaya çalışsa da, iktidar eskiler gibi geri adım atmayınca gitmek de kendisine düştü.
Ve yolun sonu göründü; Doğan’ın Türk siyasetinin üzerine karabulut gibi çöken medya imparatorluğu bitti.
Aydın Doğan kaybetti.