Alucra Demirözü Köyü

Tekışık; Hayır Yaptıkça Servetim Katlandı

Tekışık; Hayır Yaptıkça Servetim Katlandı
Bu haber 04 Ocak 2018 - 11:33 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Şebinkarahisarlı Eğitim Sevdalısı ve Şebinmedya Yazarı H.Hüsnü Tekışık, Hürriyet Gazetesi Manşetinden Haber olarak Eğitim ve Öğretmenlik hayatını anlattı.


TEKIŞIK; “HAYIR YAPTIKÇA, SERVETİM KATLANDI

83
yaşındaki emekli öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık öğretmen ve öğrenciler
için yazdığı 86 eğitim kitabından elde ettiği servetini yine eğitime
ayırdı: Türkiye'nin dört bir yanında 23 okul, kütüphaneler,
laboratuvarlar, kültür merkezleri, halk eğitim merkezi, rehberlik
araştırma merkezi ve öğretmen evi. Bunlar dışında dergi çıkardı, eğitim
araştırmaları için bir vakıf kurdu, son olarak da çocuk esirgemedeki
yavrulara destek veriyor.

Eğitim tutkusu ailesinden geliyor ve öyle önünde durulmaz bir tutku ki bu, okul yaptırabilmek için rüşvet bile veriyor.

İlköğretim
dördüncü sınıfta çobanlık yaparak ailesine destek olan, boş bulduğu her
anda kütüphaneye koşan, Öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra atandığı
Karlıova'da samanlığı okul haline getiren, Bingöl'lülerin 'Essah öğretmeni' Hüseyin
Hüsnü Tekışık, bugüne kadar yazdığı eğitim kitaplarından elde ettiği
gelirin büyük kısmıyla okul yaptırdı. Yazdığı kitapların kazancıyla
Hakkâri'den Edirne'ye kadar 13 ilde 21 okul ve eğitim kurumu binası
yaptırıp Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlayan Tekışık, şimdi hayatını
yazmakta olduğu son kitabın tüm gelirini yine çocuklara ayırdı. Minik
Kalplerle El Ele Derneği (MİKA-DER) ile birlikte bu kez, Sosyal
Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Türkiye'nin her tarafındaki
yuva ve yurtlarda yaşayan çocuklara destek verecek. Tekışık, eğitime ve
çocuklara olan sevgisi nedeniyle Ankara İnceğiz'deki villasında oturmak
yerine, yaptırdığı ilköğretim okulunun tam karşısında okulun bahçesini
gören evinde yaşamını sürdürüyor, her öğlen teneffüsünde balkonunda
öğrencileri izleyerek keyif alıyor….

DEVLET TİYATROLARI YAŞAM HİKÂYESİNİ SAHNELEDİ

2009'da
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları'nda 'Işık Öğretmen'
oyunuyla hayatı sahnelenen Tekışık'ın ailesi de eğitim sevdalısı. İki
dedesi de 17'nci yüzyılda Horasan'dan Giresun'a geldiğinde ilk işleri
çocukları için bir mahalle mektebi yaptırmak olmuş. Büyük dedesi Hüseyin
Hamdi rüştiyede müdür, dedesi Hüseyin Hüsnü de rüştiyede müdür
yardımcılığı yapmış. Amcası da öğretmen olan Tekışık'ın babası polis.
İlk ve ortaokulu Şebinkarahisar'da bitiren Tekışık, okul birincisi
olarak Sivas Öğretmen Okulu'ndan mezun olduğunda tayini Bingöl'ün
Karlıova ilçesine çıktı. Burada altı yıl öğretmenlik ve idarecilik
yaptı. Görevini yaparken öğretmenlerin görev ve meslek tanımlarının
olmadığını gördü ve bu konuda önce yazılar yazdı, sonra bu yazılar Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından beğenilince kitap haline getirilerek, tüm
teşkilata dağıtıldı. Tekışık, daha sonra öğretmen meslek kitaplarını
yazdırmayı sürdürdü. Verdiği her konferans büyük ilgi çekti.

 Bu
arada Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'nü bitirdi. Milli Eğitim
Bakanlığı Mevzuat Dairesi'nde çalıştıktan sonra Sivas ve Ankara'da
ilköğretim müfettişliği yaptı. 1975'te emekli olduğunda bu kez Çağdaş
Eğitim Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Meslek ve emeklilik hayatı boyunca
86 öğretmen meslek kitabı ve okul kitabı yazan Tekışık, Ankara'da
Tekışık Eğitim Araştırma Geliştirme Vakfı'nı kurdu. Vakfın 60 eğitimci
profesör ve emekli bürokrattan oluşan bilim kurulu, ulusal eğitim
sempozyumları düzenliyor. Milli Eğitime yaptığı üstün hizmetleri
nedeniyle Tekışık'a yüzlerce şükran plaketi ve onur belgesi verildi.
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Giresun
Üniversitesi'den fahri eğitim doktoru unvanı, TBMM'den üstün hizmet
ödülü ve Cumhurbaşkanlığı'ndan şükran plaketi aldı.

 HAYIR YAPTIKÇA, SERVETİM KATLANDI

 Daha beş yaşınızdayken okul yapmaya karar vermişsiniz…


Evet. Henüz okula gitmiyordum. Annem, benim elimden tutup, öğretmen
olan amcamlara götürüyormuş. O sırada ağaçların arasında bahçe içinde
bir okul görmüşüm. O zaman anneme “Anne bak okul. Ben okula gideceğim,
paşa olup okul yaptıracağım” demiştim. Kitaplarımdan biraz para
kazanınca bu sözümü tuttum.

 Çobanlık da yapmışsınız…


İlkokul dördüncü sınıfta iki ağabeyim askere gidince okulu bırakıp
çobanlık yaptım. Babam polis, amcam öğretmendi. Ancak, aileye bakacak
kimse yoktu. Çobanımız gittiği için hayvanlara bakacak kimse yoktu.
Babam, “Oğlum bak, başka çaremiz yok. Kim otlatacak bu hayvanları, çoban
da bulamıyoruz” diyerek, beni okuldan aldı. Çaresiz kabul ettim. Tek
şartım o yıl okutulacak kitapları alması oldu. Babam kitaplarımı aldı.
Her gün çantama bir kitap, kalem, defter koyup koyun sürüsünü çıkarıp
otlatıp gelirdim. Koyunlar otlarken ben de kitaplarımdan ders
çalışırdım. Otlattığım yerde öğlen olunca okulun karşısındaki yüksek
tepeye gelir öğlen okulun bahçesinde oyun oynayan arkadaşlarımı
izlerdim. Çok üzülürdüm. Önümde bir sürü, yanımda bir köpek, elimde bir
kitap, o yılı öyle geçirdim. Sonraki yıl çok başarılı bir öğrenci
olduğum için bir üst sınıfa geçtim. İlk ve ortaokulda da çok
başarılıydım. O nedenle öğretmen okuluna gönderildim.

 Ailenizin kıymetli kitaplarını da kütüphanelere bağışlamışsınız…


Dedelerim, amcam öğretmendi. 575 küsur ciltten oluşan kütüphaneleri bana
kaldı. 191 cildi yazma, 384 cildi Osmanlıca ve Arapça kıymetli eser.
Aralarında 1000 yıllık el yazmaları vardı. Şimdi hepsi Milli
Kütüphaneye'de.

 Siz de küçük yaşta kütüphane kurmuşsunuz…


İlkokul üçüncü sınıftaydım, ilk kitabımı ilkokul müdürüm hediye etti.
Akşam eve götürdüm, anne babama okudum. Birinci sınıftayken babamın
yaptığı sandığı kütüphane gibi kullanırdım. Biraz büyüyünce
harçlıklarımı biriktirmeye başladım. O zamanlar kitap satan yerler yok.
Pazar günleri bir satıcı gelir, sergi açardı. Ben de gider kitap
alırdım. Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Köroğlu gibi hikâyeleri
biriktirirdim. Sonra o kütüphane 8 bin ciltlik yer haline geldi. Onu da
Giresun Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne bağışladım.

 Babanız polismiş, siz niye öğretmen olmak istediniz?


Daha ilkokulda öğretmenimi de okulumu da çok sevdim. Biraz soydan gelen
bir şey sanırım. Dedelerim de öğretmenmiş. Bizim öğretmenlerimiz bizi
idealist yetiştirdiler. Öğretmen olunca atanmak istediğimiz yer
sorulduğunda, “Bayrağın dalgalandığı her yer” diye yanıt verdik.

 Yaptığınız bağışların parasını sadece kitaplardan mı kazandınız?


Evet. Öğretmen meslek kitapları ve okul kitapları eskiden çok ilgi
görürdü. Eşimin adına 1963'te yayınevi kurdum. Öğretmenlerin pratik
kitaplara ihtiyaçları vardı, onları yazdım. Yayınevi kurunca kitaplarım
devamlı yayınlandı. Daha sonra 1974'te matbaamı açtım ve 1975'te emekli
oldum.

 ATATÜRK'E DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ

 İlk okulunuzu nasıl açtınız?


Ankara'da Çankaya'da. O zamanın parasıyla 15 milyona. Evim ve arabam
vardı. Kitaplarımdan iyi para kazanıyordum. Eşimle bu kararı aldık.
Ancak, çok zorluk çektik. Okulu yaptırmak için ruhsat vermediler, suyu
tankerle taşıttım, betonlarım taşlaştı, demirler çürüdü. Ama pes
etmedim. Sonunda Atatürk'ün doğumunun 100'ncü yılına emekli öğretmenin
hediyesi olarak yetiştirdim. O yıl Ankara'da 20'inci sırada vergi
rekortmeni oldum. 100 milyon nakit para kazandım kitaptan. Zengin olmak
isteyenlere kopya veriyorum: “Millete hayır yapsınlar, Tanrı onlara
kazanç verir”.

 Sadece okul değil, kültür merkezi, laboratuvarlar da var…

– 13
ilde 21 okul yaptırdım. Kültür merkezleri, halk kütüpühneleri ve cami
yaptırdım. Şebinkarahisar'da dedelerimin adını taşıyan camiide her yıl
10 Kasım'da Atatürk ve Kurtuluş Savaşı şehitlerine ve şehit öğretmenlere
mevlid okutulur.

 Şu andaki servetiniz ne kadar?

— Gayrimenkullerim var. Ankara'da bir han var trilyonlar değerinde, 10 daire ve bir villa…

 Sizce okullara para harcamasaydınız daha zengin olur muydunuz?

— Yok, bu kadar bereketli olmazdı.

 Siz bu kadar okul ve kurum yaparken, aileniz ne dedi?

— Kızlarım, eşim, hepsi beni destekledi. Babamın, anamın, kardeşimin ve eşimin adını taşıyan kurumlar Türkiye'nin her yerinde.

 Burs da veriyorsunuz…

— Evet. Emekli maaşımı bursa ayırıyorum. Öğretmen çocuklarını ve ihtiyacı olanları okutuyorum.

 Okul yapıp, devlete bağışlarken zorlandığınız anlar oldu mu?

— Çok. İlkokulumu yaparken rüşvet verdim çünkü inşaatımı mühürlediler. Çok zorluklarla karşılaştım ama hiç vazgeçmedim.

 Hiç pişmanlık duyduğunuz oldu mu?


Hayır, hiç. Hayata yeniden başlasam, gençliğim elime geçse yine aynı
şeyleri yaparım. Çünkü bu memleketi bize bırakan ecdadım Anadolu'yu
vatan yaptı.

HÜRRİYET GAZETESİNİN 10 NİSAN 2011 HABERİ

http://www.hurriyet.com.tr/pazar/17507297.asp?gid=381


POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA