Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, CHP’nin “2019’da seçimi kazanacağız, yap-işlet-devret modeliyle yapılan bütün projeleri durduracağız.” sözlerine tepki gösterdi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, partisinin Karaman İl Başkanlığı binasında düzenlenen Siyaset Akademisi programında gençlere ve partililere hitap etti.
Konuşmasında büyük hedefler koyarak o hedeflerin peşinden koşulması gerektiğini belirten Arslan, “Bu şekilde dünyayı büyük görürsünüz, ufkunuz büyük olur ve ona göre yol alırsınız. Bazılarının yaptığı gibi küçük olsun benim olsun, muhalefette de olsam hep böyle devam edeyim diye düşünürseniz küçük hedeflerle yetinmek zorunda kalırsınız. Dünyanız da o kadar küçük olur. Daha doğrusu dünyanız diye bir şey olmaz.” ifadelerini kullandı.
“BÜYÜK PROJELERİ YAP, İŞLET, DEVRET MODELİYLE YAPIYORUZ”
Arslan, büyük projeleri yap-işlet-devret modeliyle yaptıklarını ileterek, “Bunları ülkemizin kasasından para ayırmadan özel sektöre yaptırıyoruz. Yap, belirli bir süre işlet ve bundan gelir elde et. Gelirin masrafını karşılamazsa eksiğini de ben karşılarım. Çünkü bu modelin ruhunda bu var. Bazen diyorlar ki ‘Bunu İstanbul’a, İzmir’e ve Ankara’ya yapıyorsun da Karaman’a niye yapmıyorsun’. Biz de diyoruz ki uluslararası taşıma koridorlarının tamamlayıcısı olan bu projeleri bu modelle yapalım, oralara büyük paralar harcamayalım ve elimizde kalan parayla da Karaman dahil diğer illerin yatırımlarını ve projelerini yapalım.” değerlendirmesinde bulundu.
“BUNUN ANLAMI ESKİYE GERİ DÖNECEĞİMDİR”
Sadece bazı iller için değil tüm Türkiye için çalıştıklarını vurgulayan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birkaç gündür ana muhalefet partisi CHP’nin sözcülerinin yaptığı bir açıklama var. ‘2019’da seçimi biz kazanacağız ve kazanır kazanmaz da yap-işlet-devret modeliyle yapılan bütün projeleri durduracağız’ diyorlar. Onları durdurarak oralara öz kaynaktan para ayırdın, peki diğer illerin ihtiyacını nasıl göreceksin? Bunun anlamı ‘Eskiye geri döneceğim ve geriye gideceğim’ demektir. Ama onların ve dünyanın hesaba katmadığı 80 milyonun feraseti, samimiyeti ve dava şuuru var.”
“MEHMETÇİK ZEYTİN DALI HAREKATI’NDA DÜNYAYA DERS VERİYOR”
Arslan, terörün adı ne olursa olsun, şehadet şerbetini içmek pahasına da olsa, mücadeleyi bırakmayacaklarına işaret etti. Yerlilik ve millilik konusuna vurgu yapan Arslan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Eğer teröristler dışarıdan kaynaklı ve bize zarar veriyorsa ki durum böyle, o zaman o bataklıkları ve teröristleri kurutmamız lazım. Düşünün komşunuzda bir yangın var. Eğer komşunda bir yangın varsa, müdahale etmezsen, o yangın senin evine de sıçrar. Senin evine sıçradığında ise sen onun yardımına gitmediğin için o da senin yardımına koşmaz. Muhalefet bunu söylüyor. ‘Bırakın orada yangın olsun, bırakın oradaki bataklık, terör üretsin ve Türkiye’de sivil insanların canına kasdetsin.’ Böyle deme lüksümüz yok. Onun için bugün Suriye’deyiz. Komşularımızın ülke bütünlüğüne saygımız sonsuz ama oradaki sivil halk huzurlu olsun, bataklıkları kurutalım ki oradaki bataklıklar üzerinden kimse bana zarar vermesin ve sivil halk bana ‘el aman’ demeyip kendi memleketinde yaşasın. Ben de ülke olarak huzurlu yaşayayım.”
Arslan, Mehmetçiğin Zeytin Dalı Harekatı’nda dünyaya ders verdiğini, teröristlerin kökünü kuruttuklarını belirtti.
“BİZE SİLAH MERMİ VERMİYOLARDI ŞİMDİ KENDİMİZ ÜRETİYORUZ”
Türkiye’nin daha önceden İnsansız Hava Aracı (İHA) üretemediğini ancak İHA’ların önemli araçlar olduğunu dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
“Çünkü İHA ile terör odaklarını tespit etme şansınız var. Bunu ya İsrail’den ya da ABD’den alıyorduk. O da verirseler. Verdiklerinde de ‘Şurada kullanabilirsin, şurada kullanamazsın’ diyorlardı. SİHA’ları hiç vermiyorlardı. Allah’a şükür bunları kendimiz üretince, televizyonlarda görüyorsunuz, saniye saniye tespit ediliyor ve SİHA’lar tarafından vuruluyor. Bize silah ve mermi vermiyorlardı ama şimdi kendi silahımızı ve mermilerimizi üretiyoruz. Bugün silah ve mermi için onlara muhtaç olsaydık Zeytin Dalı Harekatı’nda elimiz kolumuz bağlanırdı. Ne helikopter ne de tank verirlerdi ama bunlar olunca hem içerde hem de dışarda mücadelemizi, yerli ve milli olarak üretttiğimiz helikopter, tank ve İHA ve SİHA ile yapabiliyoruz.”