Sındırgı ilçesinde 400 yıllık su değirmenini işleten bir ailenin 4’üncü kuşağından Gökdeniz, 50 kilogram buğday öğütmenin karşılığında 9 kilogram buğday alıyor.
Geçen yıl şiddetli yağış sonucunda oluşan sel sularının kanalları bozması nedeniyle kısa süreli kapanan ve Sındırgı Belediyesi’nin çalışmalarıyla tekrar faaliyete geçen 4 asırlık su değirmeninde, geleneksel yöntemlerle öğütülen buğdaydan un elde ediliyor.
Değirmeni babasından devralan İbrahim Gökdeniz (48), her sabah 06.00’da değirmene geldiğini ve geç saatlere kadar buğday öğüttüğünü söyledi.
Kendisine gelen buğdayları, 3-5 gün sonra un olarak teslim edebildiğini dile getiren Gökdeniz, şöyle konuştu:
“Çok eskiden gelen bir gelenek var burada ve 4 asırdır böyle buğday öğütülüyor. Mahalleli buğdayını getiriyor öğütüyoruz, karşılığında da para yerine buğday alıyoruz. Aylık 25-30 ton civarında buğday öğütüyoruz. Bursa, İzmir, Çanakkale, Manisa ve Eskişehir’den bile bize buğday getiriyorlar. Ben ömrüm yettiği kadar işletmeye devam edeceğim. Benden sonra oğlan işletir mi bilmem. Sağ olsun belediyemiz de bu değirmene sahip çıkıyor. Faaliyette kalması için her türlü desteği sağlıyor.”
ALDIĞI BUĞDAYDAN ELDE ETTİĞİ UNU SATIYOR
Buğdayların öğütülmesi karşılığında para almadıklarına dikkati çeken Gökdeniz, “Eski usule göre ‘hak’ olarak tabir edilen 50 kilogramdan 9 kilogram buğday alıyoruz. Aldığımız bu buğdayı öğütüp satıyoruz bizim de gelirimiz bu oluyor.” dedi.
Mahalle muhtarı Halil Çetinkaya ise doğal şekilde elde edilen una talebin fazla olduğunu aktardı. Özelikle büyük şehirlerden doğal öğütülmüş un için gelenlerin olduğunu belirten Çetinkaya, “Mesela Bursa’dan bir kişi 20 dönüm yer kiraladı mahallemizde. Karakılçık türü buğday ektirdi sırf bu değirmende öğütmek için. Daha sonra Bursa’ya götürüyor.” diye konuştu.
YÜZYILLARDIR DEĞİŞMEYEN YÖNTEM
Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş da Değirmen dere üzerine kurulu 4 asırlık değirmende buğdayın yüzyıllardır aynı şekilde öğütüldüğünü söyledi.
İlçelerinin doğal olduğunu ve halen üzüm pekmezi, halı dokuma, salça, tarhana gibi ürünlerin geleneksel yöntemlerle yapıldığını ifade eden Yavaş, bu kültürlerin gelecek nesillere aktarılmasından mutluluk duyduklarını anlattı.
İnsanların geçmişe ilgi duymasının eski yöntemleri tekrar akla getirdiğini vurgulayan Yavaş, şunları kaydetti:
“Değirmen derenin suyu boruların yardımıyla değirmenimize aktarılıyor. Değirmen çarkına akan su yine Sındırgı’nın Ulus Dağı’ndan elde edilen büyük devasa değirmen taşlarını çeviriyor. Bu taşların arasına akan yıkanmış buğdaylar da öğütülerek un haline geliyor. Öğütülen un sistemin içinden çuvala aktarılıyor. Bu öğütme işleminde buğdayın kabuğu yani kepeği ayrılmıyor. Bu undan yapılan ekmek de esmer oluyor.”
Yavaş, ilçeye gelen misafirleri de değirmeni görmeye getirdiklerini bildirerek, “Sudan nasıl çark dönüyor, buğday nasıl öğütülüyor gelip görüyorlar.” ifadesini kullandı.