New York JW Marriott Essex House’ta düzenlenen 8’inci Türkiye Yatırım Konferansı’nda konuşan Zeybekci, 15 Temmuz sonrası Türkiye ekonomisinin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Darbe girişiminin ardından Türkiye’de her şey ‘mucize’ denilebilecek kadar iyi bir noktada.” ifadesini kullanan Zeybekci, bu başarıyı her şeyin halkın kontrolünde olmasına bağladı.
Halkın demokrasi, özgürlük ve insan haklarının, hukukun üstünlüğü ve devletin sahibi haline geldiğini vurgulayan Zeybekci, “Bu, bir Türk sivil demokrasi devrimi olarak dünya demokrasi tarihine geçecek.” dedi.
Darbe girişimine rağmen Türk ekonomisi, bankaları, finansal koşulları ve yatırımlarının güçlü kaldığına dikkati çeken Zeybekci, şöyle devam etti:
“18 Temmuz Pazartesi günü saat 08.30’da Türkiye’deki tüm bankalar, uluslararası bankacılık sistemi içinde bütün mükellefiyetlerini yerine getirebilir durumdaydı. Darbe gecesi öncesi Türkiye’de 1 dolar 2,88 liraydı. Bütün beklentiler doların 2 veya 3 katına çıkabileceği yönündeydi. Pazartesi günü dolar en fazla 3,07 lira değerini gördü ve sonrasında 2,90’lara kadar geriledi. Ne zaman dolar/TL kuru 3,07’ye geldi, Türk halkı elindeki yabancı paraları bozdurmaya başladı. Türk halkı, bir hafta içinde 11,5 milyar dolar bozdurdu. Faiz oranlarının yüzde 18 gibi yukarıya doğru çıkacağı büyük bir kriz beklentisi piyasaya pompalandı. Pazartesi piyasaların darmadağın olacağı beklentisi vardı. Cuma günü yüzde 8,55 olan faiz oranları pazartesi sabahı yüzde 9,4’e kadar çıktı. Şu anki seviyesi ise 15 Temmuz’dan daha iyi durumda olan yüzde 8,50 seviyesinde. 15 Temmuz’dan bugüne kadar Borsa İstanbul’a fazladan 600 milyon dolarlık para girişi oldu.”
BÜYÜME ORTALAMASI
Zeybekci, Türkiye’nin 2008 küresel finansal krizinden bugüne kadar yüzde 5’in üzerinde büyüme ortalamasına sahip dünyanın en önde gelen ülkelerden biri olduğuna değindi.
“Türkiye, 2008’den bugüne toplam istihdam sayısını yüzde 33 artırdı ve 7 milyon yeni vatandaşını iş sahibi yaptı.” diyen Zeybekci, Türkiye’nin tüm bunları yaparken mali ve bütçe disiplininden vazgeçmediğini bildirdi.
Türkiye’nin 2015 yılı sonu itibarıyla bütçe açığının yüzde 1,2 seviyesinde olduğunu hatırlatan Zeybekci, bu sene ağustos sonu itibarıyla da üst üste 8 ay bütçe fazlası verdiğini belirtti.
Bakan Zeybekci, Türkiye’de cari açığın milli gelire oranının yüzde 11 seviyesinden 2015 itibarıyla yüzde 4,4 seviyesine gerilediği bilgisini verdi.
Yabancı finansman ihtiyacı duyulan cari açığın ise yüzde 3,4 seviyesinde olduğunu ifade eden Zeybekci, söz konusu verilerin 2016’da daha iyi hale geleceğine inanıldığını vurguladı.
Zeybekci, şunları söyledi:
“Kamu borçlarının milli gelire oranına baktığımız zaman, Türkiye son 10 yılda önemli bir başarı elde etti ve 28 Avrupa Birliği üyesi ülkenin 25 tanesinden daha iyi noktada. Türkiye bütün bunları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin global krizle baş edemedikleri, dünya ticaretinin ve ihracatının sürekli aşağıya gittiği bir dönemde gerçekleştirdi. ABD’nin faiz artırımının, diğer taraftan dünyanın geri kalanının faiz indirimlerinin tartışıldığı ve dünya ekonomisinin iki uca doğru farklı ve keskin şekilde ayrıştığı bir dönemde bunları başardı. Türkiye, son 10-12 yılda 3 bin 500 dolarlık gelirden 10 bin dolar gelir seviyesine ulaştı. 35 milyar dolarlık ihracat seviyesi 150 milyar dolara ulaştı. 1982 yılında Türkiye’nin toplam dış ticareti 4,5 milyar dolardı. 2015 sonu itibarıyla bu miktar 450 milyar doları aştı, yani tam 33 senede tam 100 kat arttı.”
Zeybekci, ABD ile AB arasında müzakere edilen ve imzalanması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Zeybekci, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 50’sinin AB bölgesiyle yapıldığını, ülkeye toplam doğrudan yabancı sermaye girişinin yaklaşık yüzde 70’inin de AB’den geldiğini hatırlattı.
Türkiye ile AB arasında ekonomik anlamda yüksek düzeyde bir entegrasyon olduğunu vurgulayan Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AB ile 1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşmasında, AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında Türkiye’ye otomatik olarak kapılarını açabilir. Yani AB, ABD ile TTIP anlaşması sonucu olarak ekonomik iş birliğine giderse, Amerikan şirketleri, Avrupa’dan elde ettiği tüm hakları otomatik olarak Türkiye’den de elde ediyor ancak Türkiye tarafına baktığınız zaman, Türk ürünleri aynı haklara sahip olmuyor. Bu kabul edilebilir değildir. TTIP anlaşması kabul edildiğinde, Türkiye elini kolunu bağlayıp, ‘Bunun sonuçlarına katlanırız’ diyemez. Kendini korumaya, savunmaya alır. Türkiye, gerekirse Gümrük Birliği anlaşmasının bu bölümünü askıya alır veya kendini savunma adına komple de askıya alabilir. Bu bir krizdir, bu bir problemdir.”
Bakan Zeybekci, Türkiye ile AB’nin şu anda ekonomik olarak gayet uyumlu olduğunu belirtti.
“Türkiye, AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını güncelleme konusunda mutabakatını 2015’in mayıs ayında deklare etti. 2017 yılında görüşmelere başlayarak en kısa sürede bu görüşmelerin tamamlanmasını ümit ediyoruz.” diyen Zeybekci, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin, Türkiye’nin karar alma mekanizmalarında yer alması ve AB’nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşması ve benzerlerinde Türkiye’nin otomatikman talip olması anlamına geldiğini ifade etti.
Gümrük Birliği anlaşmasının sadece sanayi ürünlerini kapsadığını anımsatan Zeybekci, “Ancak, tarım ürünleri ve gıda, hizmetler sektörü ve kamu alanlarını kapsama dahiline aldığımız zaman bu, Türkiye’nin AB ile ekonomik anlamda tam bir entegrasyona geçmesi demek. Gümrük Birliği anlaşmamızı güncellediğimizde elimize şöyle bir fırsat geçecek; AB’nin ABD ile sürdürdüğü TTIP anlaşmasıyla ekonomik anlamda birebir aynı hale geleceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Zeybekci, son 10-12 yıllık süreçte Türkiye’nin 32 bin megavatlık elektrik üretiminin şu anda 72-73 bin megavata çıktığını aktardı. Bu üretimin gelecek 10 yılda iki kat artarak 150-160 bin megavata ulaşması gerektiğini anlatan Zeybekci, bunun için yatırım yapılması zorunda olunduğuna dikkati çekti.
Türkiye’nin gelecek 10 yıl içinde 30 bin megavat rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı yapacağı bilgisini veren Zeybekci, 4 nükleer santralin yine bu süreçte hayata geçirilerek elektrik üretimine katkıda bulunacağını belirtti.
Nihat Zeybekci, Türkiye’de planlanan diğer projelere de değinerek, “Doğuda Çin’den başlayıp Batıda Londra’ya uzanacak tarihi İpek Yolu’nun en önemli periyotlarından biri olan Türkiye, Doğubayazıt’tan Edirne’ye kadar yaklaşık 2 bin 500 kilometre uzunluğunda hızlı tren ve yük taşıma sistemlerini kuracak. Türkiye, Kanal İstanbul gibi mega bir projeyi hayata geçirecek.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin dışa bağımlılığını en az seviyeye indirmek için birçok sektörde ham madde ve teknoloji konularında etkin bir yeniden yapılandırmayı gerçekleştireceklerini dile getiren Zeybekci, yaklaşık 2 milyar insanın yaşadığı bölgede tüketim alışkanlıklarını belirleyen, dağıtım ve tüketim ağlarını kontrol eden bir ülke haline geleceklerini kaydetti.
Zeybekci, Türkiye’nin gelecek 10 yılda dünyanın ilk 10, Avrupa’nın ilk 3 ekonomisinden biri olacağını vurguladı.
Türkiye’nin 7 Eylül itibarıyla dünyanın en iddialı yatırım teşvik sistemini ortaya çıkardığına işaret eden Zeybekci, sağlık ve enerji teknolojileri, metalurji, teknik tarım, savunma teknolojileri ve sanayi, ilaç sanayi, iletişim ve haberleşme teknolojileri alanlarında belirlenen kapasite ve sayı kadar destek sisteminin yatırımcılarla kurulacağını sözlerine ekledi.
AA
.