5 Haziran pazartesi günü körfez ülkeleri arasında büyük bir kriz patladı.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ile Yemen hükümetleri Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini sonlandırdıklarını açıkladı.
Doğalgaz ve petrol zengini küçük körfez ülkesine neredeyse tüm komşuları cephe aldı.
Dünyanın en büyük 14’üncü yatırımcısı olan Katar komşularının ablukası altında.
Krizle birlikte Katar’ın tek kara bağlantısı olan Suudi Arabistan sınırı kapandı.
Gıda kamyonları mahsur kaldı.
Abluka bununla da sınırlı kalmadı.
Beş Arap ülkesi hava sahalarını Katar’a kapattı.
Bu nedenle Katar Havayolları kısıtlı bir rotaya mahkûm oldu.
İran üstünden ilerleyen uçaklar daha sonra Türkiye üstünden uçuyor.
Abluka nedeniyle Katar Havayolları Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan,
Bahreyn ve Mısır’a tüm uçuşların durdurmak zorunda kaldı.
Suudi Arabistan, ülkedeki Al Jazeera haber ofisini kapattığını açıkladı.
Çalışanlarının ülkeyi terk etmelerini istedi. Yemen’de Husilere karşı oluşturulan uluslararası koalisyon komutanlığı da Katar’ı dışladı. Katar’ın koalisyondaki rolünün sona erdiğini duyurdu.
Peki, Katar neden hedef oldu?
Birçok uzman bu noktada krizin zamanlamasını gündeme getiriyor…
Çünkü kriz ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan’a 15 gün önceki ziyaretin sonrasına denk geldi.
Amerika, bu ziyaret kapsamında Riyad’a 110 milyar dolarlık silah sattı.
Trump, Müslüman ülkeleri silahlı terör gruplarına karşı birlik olmaya çağırdı.
Tahran’ı silahlı gruplara sponsor olmakla suçladı.
Birçok uzmana göre Trump’ın Riyad ziyareti Katar’ın hedef olmasının başlangıç noktası oldu.
Çünkü Amerika’nın İran’a olan yaklaşım değişikliği Suudi Arabistan temasları sırasında net bir şekilde ortaya kondu.
Eski başkan Obama döneminde İran’a sunulan kredi, Trump döneminde yerini sertliğe bıraktı.
Amerika ve Suudi Arabistan liderliğinde İran karşıtı blok çabası açığa çıktı.
Trump’ın o ziyaretinin hemen sonrasında çok ilginç bir gelişme yaşandı.
23 Mayıs’ta Katar’ın resmi haber ajansı QNA, Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamid Es-Sani’nin askeri okul mezuniyet töreninde yaptığı iddia edilen bir konuşmanın haberini yayınladı.
Buna göre Emir, İran ve Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi eleştiriyor, ABD’ye karşı İran’ı destekliyoruz” diyordu.
Trump’ın ABD’nin başında uzun süre kalamayacağını söylüyordu. Hizbullah ve Hamas’ın siyasi güç olduğunu belirtiyordu.
Katar, söz konusu haberi hemen yalanladı. Haber ajansına siber saldırı düzenlendiğini açıkladı. “Açıklamalar gerçeği yansıtmıyor” denildi.
Ancak Katar’dan gelen bu açıklamalar krize engel olamadı. Suudi Arabistan, Doha’nın terör örgütlerine destek vermekle suçlayarak krizin fitilini ateşledi.
Katar, adeta komşu ülkeler tarafından ablukaya alındı.
Yani krizin perde arkasında bölgeyle ilgili yeni stratejiler ve güç savaşı var.
Krizin bir başka nedeni ise Katar’ın iştah kabartan bir ekonomik güce sahip olması…
Katar’ın yurt dışında 335 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor.
Türkiye’deki yatırımlarının büyüklüğü 18 milyar dolara ulaşıyor.
Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkelerin Katar ile diplomatik ilişkileri kesme kararı alması, Türkiye’nin söz konusu ülke ile ekonomi, finans ve enerji alanındaki iş birliklerini gündeme getirdi.
Körfez ülkelerinin uyguladığı abluka Türkiye’yi nasıl etkiler?
Bazı stratejistlere göre yaşanan kriz nedeniyle Katar ihtiyaç duyduğu ürünleri Türkiye gibi dost ülkelerden temin etmek durumunda kalacak.
Bu durum, Türkiye’nin Katar’a yapmış olduğu ihracatta bir artışı beraberinde getirecek.
Türkiye’nin Katar’a 2016 yılındaki ihracatı yaklaşık 440 milyon dolar oldu.
İhracatın çoğunluğu, gemiler, yatlar, elektrik elektronik ürünleri, makineler ve mobilyalardan oluşuyor.
Türkiye’nin Katar’dan 2016’da yaptığı 271 milyon dolarlık ithalatı ise büyük ölçüde petrol ve türevleri, alüminyum ve plastik ürünleri oluşturuyor.
Toplam dış ticaret hacminin iki katına çıkarılması için çalışmalar yapılıyor.
Ancak bunun için Türkiye’nin Katar’a olan ihracatını artırması için ulaşım sorununu çözmesi gerekiyor.
Katar enerji alanında da büyük bir dev. 23,9 milyar varil petrol rezervine, 885,1 trilyon metreküp doğalgaz rezervine sahip.
Enerji kaynaklarının değeri 16,4 trilyon dolar.
Dünyadaki en büyük likit doğalgaz üreticisi konumunda.
ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssü de Katar’da.
Ülke 2022’de Dünya Kupası’na ev sahipliğine hazırlanıyor.
2014’de de aynı gerekçelerle Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’dan elçiliklerini çekmiş, kriz 8 ay sürmüştü.
Körfez gerilimi sahip oldukları mali kaynaklar ve nüfuz ile Libya, Suriye, Irak, Yemen ve Mısır’da süren savaş veya çatışmaları yönlendirmeye çalışan Arap ülkeleri içindeki dengeyi de değiştirebilir.
Küresel güçler büyük bir ekonomik güce sahip olan Katar’ın politikalarını kontrol etmek istiyor.
Bu yüzden büyük bir soğuk savaş yürütülüyor.
Büyüdüğü takdirde küresel siyaset ve ekonomiye büyük etkileri olabilecek krizle ilgili Türkiye devrede.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bölge liderleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
Krizi sonlandırmak için diplomasi atağı başlattı.
Liderlerden tansiyonun düşürülmesini istedi.
Benzer bir kriz 2014 yılında da yaşanmış ancak yaptırımlar bugünkü düzeye ulaşmamıştı.
Birlik ve beraberlik içinde olması gereken İslam ülkelerinin karşı karşıya gelmesi bölgede Kaos çıkarmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek olarak niteleniyor.
Türkiye krizi çözmek için diplomatik atak başlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan aktif olarak devreye girdi.
Bölge liderleriyle görüşmelere başladı.
Şimdi gözler krize taraf olan İslam ülkelerinde.
Körfezdeki soğuk savaşın mübarek ramazan ayının ruhuna uygun bir şekilde kısa sürede çözülmesi bekleniyor