Gelişmeleri yakından takip eden siyasi uzmanlar, bazı Arap ülkelerinin Katar’la diplomatik ilişkileri kesmesiyle yeni bir boyut kazanan krizi AA muhabirine değerlendirdi.
KATAR ÖZGÜN BİR DURUŞA SAHİP
Oxford Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Körfez ülkeleri uzmanı Dr. Cemal Abdullah, Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Arap ülkelerinin, Katar’ın son yıllardaki bağımsız dış politikasından ve Arap dünyasındaki İslamcı hareketler ile iyi ilişkiler kurmasından rahatsız olduklarını söyledi.
Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) 1981 yılındaki kuruluş amaçları arasında “ortak dış politika” uygulanması olduğunu ifade eden Abdullah, “KİK üyesi ülkelerin şu anki durumuna baktığımızda 6 farklı ülkenin 6 farklı dış politikasını görüyoruz. 1995’te Katar Emiri olan Şeyh Hamid Bin Halife Al Sani, Katar’ı Suudi Arabistan’ın şemsiyesi altından çıkarmaya karar verdi ve siyasetini bu yönde belirledi. Şu an körfeze baktığımızda, bağımsız bir dış politikası olan Katar’ın uluslararası arenada özgün duruşunu görebiliyoruz.” dedi.
BU ÜLKELER KATAR’IN BAĞIMSIZ POLİTİKASINDAN RAHATSIZ
Son 20 yılda Katar’ın uluslararası alanda sesinin giderek yükseldiğinin altını çizen Abdullah, “Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri Katar’ın bağımsız dış politikasından ve önemli bir aktör haline gelmesinden rahatsız. Suudi Arabistan, Katar’ın uluslararası alandaki aktif rolünün sona ererek sınırlarına dönmesini ve 1995’ten önce olduğu gibi Riyad’ın şemsiyesi altına girmesini istiyor.” diye konuştu.
KATAR DENGE POLİTİKASI YÜRÜTÜYOR
Katar’ın uluslararası ilişkilerde denge politikasını yürüttüğü vurgulayan Abdullah, sözlerine şöyle devam etti:
“Zıt kutuplar arasında denge politikası yürüten Katar, hem İran’la hem de İran’a düşman olan körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerini sürdürdü. Katar, bölgedeki iki büyük rakip İran ve Suudi Arabistan arasında kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumayı başardı. Hamas gibi Arap dünyasındaki diğer İslami hareketlerle ilişkileri olan Katar, bu hareketleri terör örgütü olarak gören Batılı ülkelerle de iyi ilişkilerine devam etti. Körfez ülkelerinin terör örgütü olarak kabul ettiği bu hareketleri, Katar, bölgedeki halkın bir parçası ve temsilcisi olarak görüyor ve onları destekliyor. Katar’ın bu gruplarla ilişkisi, son yıllarda körfez ülkeleriyle arasının açılmasına ve ilişkilerinin kötüye gitmesine neden oldu.”
Abdullah, Katar’ın vereceği tepki ve alacağı kararların şu an bazı Arap ülkeleriyle yaşadığı sürecin nasıl şekilleneceğini belirleyeceğini dile getirdi.
KATAR’A BU SALDIRILAR UZUN ZAMANDIR PLANLANIYORDU
Moritanyalı siyaset bilimci ve yazar Muhammed Muhtar Şankiti ise Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin bir anda ortaya çıkmadığını vurguladı. Şankiti, “Katar’a yönelik bu saldırılar, uzun zamandır planlanıyordu. Bu kriz, Riyad ve Abu Dabi’nin oluşturduğu ‘karşıt Arap devrimi’ liderliğinin Katar’ın gücünü kırma çabasıdır. İftira ve şantaj dolu bu çabalar, her zaman Arap halkının yanında duran, yolsuzluk ve haksızlığı reddeden Katar’ın dış politikasını hedef almaktadır.” dedi.
Ramazan ayında Katar ile ilişkisini kesen ülkeleri “kötü niyetli olmak” ile suçlayan Şankiti, “akrabası ile haksız yere bağını kesenin en fazla kendisine zarar vereceğini” söyledi.
SUUDİ ARABİSTAN’IN DIŞ POLİTİKASI BAE’NİN ETKİSİNDE
Şankiti, Katar ve diğer Arap halklarının onur ve özgürlüğe dair taleplerine karşılık Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) “düşmanca politikalar” uyguladığını iddia ederken, “Son yaşananlar bize gösterdi ki, Körfez ülkelerinin birliğini sağlayacak ve bu birliğin kalesi olacak Suudi Arabistan, dış politika ve diğer uluslararası alanlarda BAE’nin etkisi altındadır.” yorumunu yaptı.
KATAR TÜRKİYE GİBİ 15 TEMMUZ YAŞIYOR
Katar’ın dış politikasının Türkiye’ninki gibi bölgedeki halkları desteklemek ve onların haklarını korumak üzerine temellendiğinin altını çizen Şankiti, “15 Temmuz’da Türkiye nasıl hedef alınmışsa şimdi aynı şekilde Katar hedef alınıyor. Türkiye’deki darbe girişimi sırasında gerçek yüzü ortaya çıkan ve Türkiye’ye saldıran BAE medyası, şimdi de aynı iftira ve yalanlarla Katar’a saldırıyor.” diye konuştu.
Moritanyalı yazar Şankiti, değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Arap-İsrail savaşının olduğu ve Mescid-i Aksa’nın kaybedildiği, 1967’deki gerilemenin 50. yıl dönümünün olduğu gün bu kararların açıklanması, Arap ülkeleri arasındaki krizin arkasında siyonistlerin olduğu iddialarını güçlendiriyor. Filistin davasında ve Arap Baharı sürecinde halkın yanında duran Katar, şimdi birileri tarafından cezalandırılıyor. Diplomatik ilişkilerini kesen ülkelerde yaşayanlar dahil tüm Arap halkı, bu krizde Katar’ın yanındadır. İslam ülkelerinin liderleri derhal harekete geçmeli ve bu krizi durdurmak için gerekli girişimleri yapmalıdırlar.”
KRİZ NASIL BAŞLADI?
Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim Al Sani’ye atfen “ABD’ye karşı ve İran’ı destekleyici” açıklamalar yayımladı ancak açıklamadan hemen sonra Katar resmi olarak QNA sitesinin siber saldırıya uğradığını duyurarak söz konusu açıklamaların dikkate alınmamasını talep etti.
Ancak Birleşik Arap Emirliklerinden yayın yapan Al Arabiya ve SKY News Arabia televizyon kanalları, resmi açıklamalara rağmen yayınlarına devam ederken, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır gibi ülkeler de Katar menşeli yayın yapan tüm yayın kuruluşlarına erişimi ülke içinde yasakladı.
3 Haziran’da BAE Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe’ye ait olduğu iddia edilen ve bazı hacker gruplar tarafından ele geçirilen e-postalar yayımlandı. E-postalarda Büyükelçi’nin İsrail yanlısı Demokrasiyi Savunma Vakfı (FDD) ile yakın ilişki içinde olduğu ve Türkiye ile Katar’a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalıştıkları iddia edildi.
Suudi Arabistan, BAE, Yemen, Mısır ve Bahreyn, dün yaptıkları açıklamayla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar’a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istedi. Katar’a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Halife Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti de katıldı.