Tanzimat Edebiyatı’nın iki büyük şairi arasında yaşanan eski ve yeni edebiyat tartışması önemli yazar tartışmaları arasında yer alıyor.
Edebiyatımızın derinlikli tarihi münakaşalarla doludur. Tanzimat Fermanı’yla beraber Osmanlı’da başlayan yenileşme hareketleri her alanda olduğu gibi edebiyatta da kendini göstermişti.
Tanzimat’la tanıştığımız roman ve diğer edebi türlerin yayınlanmasıyla tartışmaları da beraberinde getirdi. Yazarların, şairlerin kendi aralarında verdikleri kavgalar edebiyatımızın tuzu, biberi olmuştur.
Kimi kavgalar eserler üzerinde verilirken, bazıları da yazarların birbirleriyle olan ideolojik farklılıktan kaynaklanıyordu.
Nâmık Kemal ve Ziya Paşa, edebiyatçı kimlikleriyle beraber, aynı zamanda yaşadıkları devrin aydın sorumluluğuna sahip entelektüel birer şahsiyeti olarak memleketin içine düştüğü kötü gidişatı değiştirmek üzere siyasî bir mücadeleye de girerler.
Osmanlı İmparatorluğu’na, Batı ülkelerindekine benzer meclisli bir rejim getirmek amacıyla 1865 yılında kurulan gizli Yeni Osmanlılar Cemiyeti İçinde fiilen yer alan Nâmık Kemal ve Ziya Paşa, siyasî ve fikrî mücadeleleri uğrunda vatanı terk edip Avrupa’da yaşadılar.
Birbirlerine zor zamanlarda destek oldular. Tek amaçları Osmanlı’nın da Batı uygarlığını yakalaması ve bu yönde ilerlemesiydi. Avrupa’da değişik faaliyetlerde bulunan iki münevverin arası, eski ve yeni edebiyat anlayışı uğruna bozulacaktı.
Ziya Paşa ve vatan şairi Nâmık Kemal’in kavgası ise, tamamıyla edebiyat odaklı bir tartışmadır. Edebiyatımızda yazar kavgalarında bugün iki büyük şairi ele alacağız.
Bakalım iki dostun aralarını açan mesele neymiş…
Harabat
Ziya Paşa’nın 1875 yılında yayımlanan muhtevasında Türk, Arap, İran ve Çağatay sahasında yazılmış şiirlerden seçmelerin yer aldığı 3 ciltlik Divan edebiyatı antolojisidir.
Şiirin öne çıkan özelliği ise manzume olarak kaleme alınmasıdır. Bu aynı zamanda edebiyat tarihi açısından 9 bölümden oluşan önsözdür.
Harabat, Osmanlıca
Ziya Paşa, eserinde şiir, edebiyat, şair, yazarlar hakkında kişisel fikriyatını paylaşır. Ziya Paşa, daha önce bizzat kendisinin çıkarttığı Hürriyet Gazetesi’nde 1868 yılında Şiir ve İnşa makalesinde edebiyatımızın Arapça ve Farsça egemenliğinde kurtulmasını dile getirir.
Ziya Paşa, Harabat’ta, Osmanlıca’nın zenginleşmesi gerektiğinden dem vururken, aynı zamanda Divan edebiyatı över. Ziya Paşa’nın bir süre önce halk edebiyatını savunması kendi içerisinde çelişkiye neden olur.
Paşa’nın Harabat eserinde bunu dile getirmesi dönemin münevver ve yazarları arasında ateşli tartışmalara sebebiyet verir.
Tahrib- i Harabat
Tanzimat aydınlarının da kısa sürede dâhil olduğu kalem kavgasında öne çıkan isim ise, vatan şairi Nâmık Kemal olur.
Ünlü şair, Tahrib-i Harabat adlı eserinde şunu yazar;
Eskilerden Ahmed ve Necati
Gönlü kırık ve serseri Zati
Türkçe söyleyişe temel koymuşlar
Gerçi temeli güzel koymuşlar
Şair, bu dizelerinde Divan edebiyatını yerer. Ahmet, Necati dediği kişiler ise, Divan edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Ahmedi ve Necati adlı şairlerdir.
Nâmık Kemal, Tahrib-i Harabat’ı 1875’te yazar ve o dönemde Magosa’da sürgün hayatı yaşamaktaydı. Nâmık Kemal, Ziya Paşa’yı eski edebiyatı hortlamakla suçlar.
Vatan şairi aynı eserinde Ziya Paşa’nın Şiir ve İnşa makalesinde halk edebiyatı taraftarı olduğunu fakat Harabat’ta Divan edebiyatını savunarak eskiye olan özlemini dile getirdiğini yazar. Bu Kemal’e göre büyük çelişkidir.
Tahrib –i Harabat, Nâmık Kemal’in yeni bir edebiyat hareketi başlatma isteği olarak da okuyabiliriz.
Ergül Tosun
Kitap sayfası için iletişim: [email protected]